Hüseyin Gültekin

Yeni Asya

Herkes aslî vazifelerine bakmalı

Herkes, her kurum öncelikle aslî vazifeleriyle meşgul olsaÜzerine vazife olmayan işlerle iştigal etmese... Yalnız ve yalnız yapmakla mükellef oldukları sorumlulukları yerine getirmek için çalışsa çabalasa... Evvela siyaseti meslek edinen ve o yol ile ülkeye hizmet için meydana çıkan siyasiler, dine hizmet için yola çıkan cemaatlerin iç işlerine kar

İki yanlıştan bir doğru çıkmaz

Geçmişte veya bugün bir partinin yaptığı yanlışların aynısını veya benzerini siz de yapıyorsanız; yaptıkları o yanlışlar üzerinden her fırsatta o siyasileri kınamanızın, tenkit etmenizin bir anlamı olmaz.Onların yaptıkları hatalar üzerinden sürekli olarak kendinizi temize çıkaramazsınız. Yargı bağımsızlığını, tarafsızlığını hiçe sayarak; talimatlar

Bir varmış bir yokmuş...

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde yakın zaman içinde bir memleketin anlı şanlı bir padişahı varmış.Öyle ki deyim yerinde ise onun ağzından çıkan her söz kanun sayılıyormuş. Öyle ki çoğu insan da 'padişahımız hiçbir hata veya kusur işlemez' derlermiş. Padişah da bir taraftan kendisine tâbi olmayıp, itirazlarda bulunanları devletin imkanların

Meziyetlerimiz bizi tehlikeye atar mı

Genç yaşına rağmen; amelin en iyisini yerine getirmenin gayretinde. Çoğu zaman fetva ile değil; takva ile amel ediyor. Giyiminde, kuşamında, yemesinde içmesinde, sünnet-i seniyyeyi esas almaya çalışıyor.Çocuklarla, gençlerle diyaloğu da fevkalâde. Onların seviyelerine inerek sohbetlerde bulunuyor; Risale-i Nur'dan dersler yapıyor. Hal ve hatırların

İlk düğme yanlış iliklenince

"Ekmeksiz yaşarım; hürriyetsiz yaşayamam.", "İstibdad ne şekilde olursa olsun, meşrutiyet libası giysin ve ismini taksın; rast gelsem sille vuracağım!", Şeriat âleme gelmiş; tâ istibdadı ve zalimâne tahakkümü mahvetsin." buyuran böyle bir Üstad'dan ders alan bir talebe, 1980'deki darbecilere destek verir mi Ne yazık ki bazı dostlarımız o hatayı irt

Bir iktidar aşığıyla sohbet

Sıkça rastladığımız örnek bir iktidar aşığıyla bir sohbet edelim dedik:"Bilindiği gibi ülke idaresini elinde bulunduranların vazifelerinin ilk sıralarında adalet, hak-hukuk ve demokrasi vardır. İstatistiklerin söylediğine göre adalet, haklar ve hürriyetler deyim yerinde ise rafa kaldırılmış. Ülkemizin imajı ve itibarı zedeleniyor. İsterseniz burada

Manevi tahribatların farkında mıyız

Uzun süreli ülfetler, alışkanlıklar belli bir zamandan sonra artık meleke haline geliyor. Bu noktadan sonra da çevremizde olup biten en anormal olaylara karşı insanların çoğu lâkayt ve duyarsız kalıyor.İnsanların kahir ekseriyeti düçar kaldıkları günahlarla ve sefahatle; ömür dakikalarını tüketen gençlerimizin hal-i pürmelâllerini görmek bile istem

Bu alkışçılar olmasa

"İyi ki bu vatan hainleriyle herhangi bir savaşa girmemişiz" "Aynen öyle... Tespitleriniz çok doğru..." "Yanılmışız... Bunların hepsi şanlı ordumuzun kahraman askerleridir... "Ağzına sağlık... Asıl kahraman askerlerimize hain diyenler haindir..." "Bu davaların savcısıyım ve sonuna kadar takipçisi olacağım.." "Helal olsun... Şak şak şak!..." "Bu

Tavsiyeler kulak ardı edilince...

Üstad Bediüzzaman'ın, dine hizmet gayesiyle iktidara gelmeye çalışan siyasi kadrolara yönelik olarak; insanların yüzde altmışı yetmişi tam dindar olmadıkça başa gelmemeleri, şayet gelirlerse dinî değerleri siyasetlerine alet etmek durumunda kalmakla dine ciddi manada zarar vereceklerine dikkat çeker.Bu ikazlarını kulak ardı ederek başa gelen mevcut

Demokratların hizmet serencamı

İslâm kahramanı Adnan Menderes ve arkadaşları 1950'de "Yeter söz milletindir." diyerek tek parti iktidarına son vererek iktidara geldiler.Milletin kahir ekseriyetinin teveccühüyle başa gelen Demokratlar on sene zarfında millete verdikleri sözlerin gereği olarak maddi ve manevî alanda önemli hizmetlerde bulundular. Tâ ki 27 Mayıs 1960'ta kanlı bir d