Haftanın notları: Psikolojik bariyer

Seçim bitti...
Hemen medyada "Ben demiştim" furyası başladı...
Demediniz...
Diyemediniz...
Hele TV yorumcuları...
Geçin Allah aşkına!
Hamza Dağ'ı İzmir'de birinci çıkartacak kadar kendinden geçti bazılarınız; bazılarınız (artık hangi hesaba dayanıyorsa) Altınok'u "gelmiş geçmiş en iyi adaylardan biri" yaptı; eh, Kurum'un kazanacağından emin olmayan da yoktu, yalan mı
Eş, dost arasında konuştuklarınızdan söz ediyorsanız, millete ne!
Geçmişte ne söylediğinizi bırakıp bugünü yorumlayın, yeter!

Başka şehirlerdeki tabloyu bilmem ama İstanbul'da ramazan akşamları hep çok canlıydı; köprü trafiği sahur vaktine kadar yoğun olurdu; pandemi bile bu tabloyu bozamamıştı.
Bu yıl farklı...
Evden çıkanlar şöyle bir dolanıp eve dönüyor; teravih sonrasına dışarıda devam edilmiyor.
Cüzdanın veya kartında yeter miktar para olması yetmiyor.
Kafelerdeki çay, kahve fiyatlarının psikolojik bariyerini aşmak çok zor.
Kahve neyse de, çay arka arkaya içilen bir şey...
Eğer yanına bir de tatlı eklenirse, fatura sarsıcı oluyor.
İster istemez, bundan muhabbet kültürü de etkileniyor.
Tam bilemiyorum ama yüzlere yerleşen gergin ifadelerin sebebi biraz da bu olsa gerek...

Feci yangında 29 kişinin can vermesiyle Sayıştay raporunu hatırlayıverdik...
Niye unutuyoruz, niye üzerine gitmiyoruz, onu anlamıyorum.
Rapora göre Beşiktaş ilçesindeki işletmelerin yüzde 85'i ruhsatsızmış.