Dostumuz Engin Ardıç dünya hayatını tamamladı. Allah rahmet eylesin... Resmi ideolojinin zihinlerimizi körleştiren yalanlarına karşı yalın kılıç savaşan, eşsiz bir kalem ustasıydı. Keder içinde lafı dolandırmak yerine çok önem verdiğim 28 Ekim 2010 tarihli yazısına yer vereyim istiyorum. Lakin köşem dar, sığmaz, bazı yerlerini çıkarmak zorunda kald
Hiçbir ideolojik bağa önem vermeyen; bir dünya tasavvuruna sahip olmayan ve her yanına gelene "dükkân sizin" tavrı takınan biri, ülkeyi yönetirse ne olur Ülke dükkân olur; her gelen kasaya el atar. Bu kadar açık! Dünyanın hegemonları gitgide daha pervasızca alçaklaşıyorlar. Geçen hafta G7 Zirvesi yapıldı, malum. Peki nerede Japonya'da... Başka şeh
Sabahın erken saatleri... Ekranım açık... İçeriden, dışarıdan "son dakika" haberleri önüme düşüyor. Global ekonomi ön planda. "Almanya ekonomisi resesyonda" diyor ajanslar. Üst üste iki çeyrek daralan Almanya'nın artık resesyona girdiğinden kimsenin şüphesi kalmamış. Resesyon neyin nesi mi Durgunluk; yani gerileme öncesindeki bıçak sırtı eşik. Alma
İyi oldu böylesi... Artık uzun boylu siyasi mülahazalara gerek yok... Tartışma mı Manasız. Hiçbir belirsizlik kalmadı... Şimdi şunu birbirimize, eşe dosta, çalışma arkadaşımıza, herkese ilan etmeliyiz: 28 Mayıs'ta elbette "insan olmak" kazanmalı!.. Merhametsizlik cezalandırılmalı... Kafanız sakın karışmasın!.. Mülteciler meselesinin giderek bir ül
Açıklamayı gördüğümden beri durup durup gülüyorum... KONDA'nın meşhur araştırmacısı, TESEV, TÜSEV yöneticilerinden ve Oksijen yazarı Bekir Ağırdır demiş ki... "Hâlâ her şey mümkündür. Erdoğan'ın fark atması da, Kemal Bey'in fark atması da mümkün." Bu kişiler yıllardır gerçekten neyi araştırıyorlar merak ediyorum. Baktıkları "saha"nın burası, bu ülk
Şaşkınlıkla izliyoruz, değil mi Ne dediklerini bilmiyorlar; çıldırmış gibiler; hatta tv kanallarına bakarsanız, bazı yorumcularının sadece anlamsız sesler çıkarttıklarını işitirsiniz. Tanıdıklarınıza bakın... Kılıçdaroğlu'nun yüzde 60 oy alacağını bekleyen akrabalarınız da vardır, bilirsiniz. Daha önemlisi şu ki... Bu tayfanın neredeyse tamamı Erdo
"Haset kendini mahvetmek mi istiyor Bırak doyursun açlığını." "Acı çekmek ile bilgi arasına mesafe koyduğu için Şükrediyorum Allah'a. Hekimin bildiği hastalığı bilseydi Umudunu kaybederdi hasta." "Pazar pazar, ne oldu sana" diye geçireceksiniz içinizden şimdi, biliyorum. Yok bir şey!.. Goethe'nin Doğu-Batı Divanı'nı karıştırıyorum iki üç gündür.
Toplumca "çocuksu" yanlarımız var; doğru! Küskünlük, küslük; hızla gelip geçen coşku ve kayıtsızlık halleri, masalcılıklar, sözle büyülenmeler, hayalcilikler vesaire... Ama çocuk değiliz. Bir kez daha anladık, altını çizdik. İş ciddiye bindiğinde... Bu toplumun geniş bir kesimi boş söze değil, adama ve eyleme bakar. Bir siyasi yapı kendini ısrarla
"Almanya'da bir TV programına davetliydim. Türkiye tartışılıyordu. Orada, 'Bakın ben hem Almanya, hem Türkiye vatandaşıyım. Almanya'yı takip etmek için basınınıza bakıyorum. Ulan 10 haberinizden 8'i Türkiye üzerine. Almanya'da haber mi yok' dedim. Dediler ki, satan haber Türkiye... O zaman Dışişleri Bakanı olan Frank Walter-Steinmeier bana şöyle de
Belliydi böyle olacağı... Kalbin sembolleştirilmesi insanlara hep güzel gelmiştir. Ama ölçüsüzlük fenadır. İpin ucu kaçmamalıdır. Kaçtı... Kalp sembolü yozlaştırılmamalı, bozuk para gibi harcanmamalı, yalana dolana alet edilmemelidir. Ama oldu... Artık kalp işaretinin olduğu yerde kalpten zerre eser yok. Sevgililer Günü mağazaları dolduran kalpli n
© 2016