Mesaj!

YOKSUL gençliği birlikte yaşadığımız ama çok nadir görüştüğüm oldukça zengin biri var da bir süre önce tesadüfen karşılaştık. Kaç yıllık hayalimi onun imkanlarıyla takas etmek istedim; "o kadar paran var da bir aşevi açmayı düşünmüyor musun" "Aman be Hakkı" dedi, "sen de vazgeçmedin şu eski solculuktan!" Bu durumda söylemem gerekeni dilimden de yüreğimden de esirgemedim. "Nasıl zengin olduysan oldun da sen de hiç vazgeçmedin bu şerefsiz yolculuktan!" O günden beri konuşmuyoruz. Böyle insanlarla kışın kayak konuşulur zaten, yazın tekne gezileri, sonra varsa yoksa avro ve dolar! Bizim hayatımızda öylesine onurlu insanlar varken, böylelerinin cehennemin dibine kadar yolu var. Hayat insan olana yaşadığı geçmişten intikam alma duygularını değil o eski güzelliklerin hüznünü yaşatır. Ama vicdansız sistem kanına işlemiştir bazılarının. Soğuktan kanı donmuş insanları görmeyenler sırtını bile yoksullara kaşıtır! Bizler bugünkü yoksulluğun kardeşini gençlik yıllarımızda gördük. Ama şimdiki gibi sonradan görmeleri ve zalimleri o zamanlar görmedik. Yoksul hayatların kıyısına vururken sefalet, zengin hayatların kıyısında görkemli yatlar durur. Cinayet romanlarında katil sonradan ortaya çıkar ama "kana karışmış" gerçeklerde bütün deliller ortada durur. Bir deniz kaç gemi eder kaç yat Zenginlere bunları öğretiyor hayat! Yeme de yanında yat! Ve utanmadan 'açlıktan kim ölmüş' diyenler yoksul insanların ölmeleri için çırpıyorlar ama onlara da kalmayacak bu hayat! Bu hikayeyi bir kez daha anlatmam gerekiyormuş belki. "Birlikte büyüyen iki eski arkadaştılar sonra yolları ayrıldı. Biri parayı buldu diğeri onurundan zerre kadar ödün vermedi ama mutlu oldu. Ahlaksız zenginin kendisine sürekli aşağılayıcı mesajlar göndermesi onurlu adamın canını sıkıyordu. Sonunda bu mesajlara cevap verme ihtiyacı duydu. "Sen Mercedes'le gelin aldın ben omuzlarımda taşıdığım bir kadını gelin aldım. Boğaz'ı görüyormuş evin. Hiç kitap okumazdın ama duydum ki her şeyi kitabına uydurmuşsun! Parayı da ona buna uşaklık yaparak bulmuşsun. Kendine metres tutmuşsun, karını dövüyormuşsun da para için sesini çıkarmıyormuş! Benim karım her sabah pencere kenarındaki çiçekleri suluyor, sokak kedilerine bakıyor ben de gözüm gibi bakıyorum