İltica!

BU yıl "Nobel geyik ödülünü" bizim ekranlarda ağzından tükürük saçarak konuşan çok bilmişlere versinler. Ama su içmek için dere kenarına inen geyikleri silahlarla vuranlar için hayvanları koruma derneklerine de yetki versinler. Sopaları benden olsun! Hala aklımda boğazına şişe saplanarak öldürülen müzisyen ve o güzelim kızı var. O küçük kız o günden beri ağlıyordur eminim. Katillere ceza verilse ne olur, asıl mesele onlara cesaret verenler. "Bize bir şey olmaz" duygusunun kaymağını yiyenlerin iyi hal indirimleri bile olacak. O minik kızın gözlerindeki yağmuru kim dindirecek, o emekçi babayı kim geri getirecek Çok şeyleri büyük bir hızla kaybetmeye devam ediyoruz. "Eski dostlar" diye bir tabir vardı, eskiden insanlar gerçekten dosttu. Şimdi "yeni dostlar" yok, yenilerine sırtınızı döndüğünüz an yandığınızın resmidir. Her zaman söylerim bu ülkenin kadınları erkekler merttir ve aşk bile kadının ismidir. Not: Onurlu kadınlardan bahsediyorum, enayi zenginleri kafaya alanlardan değil. Her şeylerine karıştığımız gençlere haksızlık ederken onların hemen yaşlanmalarını istiyoruz. O yüzden kendimize sormalıyız; "okul yıllarında havuz problemlerini çözmeleri için onların yıllarını aldık da hayat adına hangi problemlerini çözmek için yanlarında kaldık" Bir avuç hayal pembesini bile onlara çok görürken! Elimde kalan Hayat dergilerinden 1960 yılında yayınlanmış bir ilan. Başlık; "Hayali Can Efendi" Altında "şahsa özel hayaller kurulur hayatlara maceralar eklenir" yazılı bir not var. Hayal kuran şahsın adına bir de telefon numarası bırakılmış; "mehtap vakitleri dahil aranabilir." Hayal kurmak için bir insana ihtiyaç duyulması bile ilginç. Hiç oyuncağı olmamış insanları kandırmak daha kolay olduğu için mi acaba Bu adam da yazıya nereden başlayıp nereye gidiyor diyebilirsiniz Ben yarından sapıyor