İfade gücü!

TELEVİZYON dizilerinde gaz sızıntısı var, yaratıcılık sıkıntısı. Evlerin içinde bir dönme dolap başını döndürüyor insanların ya da edepsiz sözcüklerden sözde komiklik seferlerinde ana avrat küfür seferleri. Tekrar edildikçe güçlenen bir ahlaksızlığın yan etkileri. Sokaktaki 10 yaşındaki çocuklar bile analara sövme konulu küfürleri dilinden düşürmüyorsa, televizyon denen zehir varillerinin denizden çıkarılması mümkün değildir artık. Kısa metrajlı bir film sahnesi. Gözleri görmeyen bir adam sokakta dileniyor. Önündeki kartona "körüm ve açım" yazılmış. Yoldan geçen insanlar adamın önündeki kutuya tek tük bozuk para atıyor. Sonra bir işkadını adamın önünde duruyor, adamın ayakkabılarını yoklayarak işaret veriyor ve kartonu ters çevirip çantasından çıkardığı kalemle bir şeyler yazıp gidiyor. Adamın önünden geçen insanlarda aniden bir değişim yaşanıyor ve kutu parayla doluyor. Kadın akşamüzeri yeniden geliyor, gözleri görmeyen adam kartona yazan kadını fark ediyor ve soruyor; "ne yaptınız da böyle oldu Birden karton levhanın üzerinde yazılanları okuyoruz. "Güzel bir gün ama ben bunu göremiyorum." İşte sizlere anlatımın gücü! Anlatabilmek sanattır. Zarafeti haklı kılan en anlamlı gerçek de nokta vuruş! Sözcüklerdir insanı büyüten, bir cümlenin etkisi bazen bir kitaba bir filme bedeldir. Bazen hiç konuşmadan da harika bir ifade gücü olabilir ama ucuz yatırımın pespaye tüccarlarında o zarafet yoktur. Çirkinlik böylesine alıcı buluyorsa, televizyon pazarında zarafete ve anlatım gücüne belki de ihtiyaç yoktur. O yüzden bu düzenin değişmesini beklemeyin. Shakespeare'in unutulmaz sözlerinden biri; "Allah size bir yüz vermiş bir tane de siz eklemeyin." Küçük el radyolarına duyduğum asaleti televizyonlara duymadığımı haykırmaktan onur duyuyorum. Kan revan cümleler yetmezmiş gibi ana avrat sövgülerin itibar gördüğü filmlerin sanat statüsünden çıkarılmasını talep ediyorum. Çünkü