Görev!

UYUŞTURUCU ne kadar utanç verici olsa da alışılmış gerçeğe dönüştü. İplikler pazara çıksa da satıcılar ve alıcılar birbirini buluyor, olan gençlere oluyor. Ömrü yakılan insanların bereketini de torbacılar ve arkalarındaki çakal patronlar topluyor. Uyuşturucu kullananların sayısı 3 milyonu geçti, belki daha da fazla. Nasılsa çiçekler de solmak için açıyor ya, sokaklarda çürük elma gibi dökülen gençler kimsenin umurunda değil. Paslı tenekelerin bile ekranlarda etiketi kaptığı bir ülkede, anaların babaların ciğerlerinin yanması televizyonlar için hiçbir zaman "önemli konu" değildir. Bal tutanın parmağını yaladığı düzende petekler de hazır kovanlar da! Bağımlı bir gencin Küçükçekmece'de bir kahveyi işaret edip, "tepside çay dağıtılır gibi uyuşturucu dağıtılıyor" dediğini hatırlıyorum. Bindiğim taksilerde sohbet ettiğim şoförlerden uyuşturucu konulu dramatik öyküler dinliyorum. Çocukluğumun geçtiği Merter Tozkoparan'da gençler tabutunu sırtında taşırken, uyuşturucu üretenler orta yerde dolaşıyor, görüyorum. Kimsenin kılı kıpırdamıyor! Bundan aylar önce Florya'daki bir alışveriş merkezindeki tütün ürünleri satılan dükkanda 12 yaşındaki ortaokul öğrencilerine elektronik sigara satıldığını yazmıştım. Ne okulda bir hareket oldu ne alışveriş merkezindeki satıcılara ceza geldi. Sadece bir velinin alışveriş merkezindeki dükkan sahibiyle irtibata geçtiğini ve "istediğiniz yere başvurun" cevabını aldığını biliyorum. Lüks hayat yaşamanın fiyakalı emri; "yeni bağımlı yarat!" Nasılsa kırıp geçiyor hasat! Hiçbir şey için geç değildir. Bu kadar kolay zengin olanların sorgusu yapılsa, trafikte lüks ciplerle caka satanların yakasına yapışılsa uyuşturucunun kolları kopar yolları kapanır. Uyuşturucunun okulların kapısına dayanmasının, pencere camlarını tıklatmasının önüne geçilse fena mı olur Uyuşturucu bağımlısı çocuğunun peşinden sokaklara sürüklenen