Abim için!

HAFTA sonu abim Mehmet Yalçın'ı kaybettim. Uzun süredir tedavi görüyordu. Pankreas kanseriyle çok mücadele etti, hasta haliyle iki kez yakalandığı pandemiyi serseme uğrattı. Ama bazen bahanesi kalmaz hayatın ve ecel haritasından kaçmak imkansız olur. Babasız çocuklar olarak İlkokulu Burgazada'da birlikte yatılı okuduk, Yenikapı'da gecekondunun içindeki sefaleti birlikte çektik. Ailemin içinde annemden sonra en büyük emekçi oydu. Kimseye yük olmayacak kadar onurlu bir insandı. Çocukluğunda su sattı, çekirdek sattı, çıraklık yaptı. Usta bir matbaacı olarak yatağa düşene kadar hiç durmadan çalıştı. Çocukluğumuzda pembe bir vapurdu hayat, sevda ve merhamet yolcularını taşırdı Burgazada Pansiyonlu İlkokulu'na. Şimdi tüm seferler iptal. Ölmeden bir gün önce hastaneye uğradığımda abimin gözlerinde "parasız yatılı hüznü" gördüm ama "annemize çeken" haysiyetli ruhu hala dimdikti. Büyük hayalleri olmadı hiç. Deniz adamıydı, en çok balık tutmayı severdi. Vefalı karısıyla birlikte harika bir kız çocuğu yetiştirdiler. Ana kız hastanelerde sabahlara kadar abimin başucunda bekledi. En iyi Merter Tozkoparan bilir onun yüreğini ve sadeliğini. Hala delikanlı ruhun son kırıntıları o topraklardadır, asaletini kaybetmemiş insanlar hala oralardadır. Onlar bizim arkadaşlarımız, hepsinde imece ruhu aynen duruyor. O insanlar ki yanlışları sorgularken yaşadığı semtin her karış toprağına da insanına da sahip çıktı. O insanlar ki hak etmedikleri hiçbir şeyin peşinde koşmadı ama hak ettiklerinin ellerinden alındığı çok oldu. Abimin cenazesinde o güzel insanlarla gençliğimin yürekli sahnelerini yeniden yaşadım. Köşemi bugünlük "canım abime" ayırdım. Henüz 65 yaşındaydı, güzel insandı merhametliydi, her şeyden önemlisi gerçek bir emekçiydi. Tanısaydınız siz de severdiniz. Anacağımın yanına gömülürken huzur içinde uyuyacağını biliyorum. Mekanı cennet olsun. İstanbul sokakları