Gülengül Altınsay

Cumhuriyet

Yeniden Beşiktaş

Bir önceki mali genel kurulu öylesine moral bozucuydu ki, Beşiktaş'ın geleceğinden umudumu kesmiştim neredeyse. Kongre üyelerinin birbirlerine düşmanca tavırları, küfürler, atılan çirkin sloganlar, itişip kakışmalar özellikle Beşiktaş kültürüne hiç yakışmamıştı. Beşiktaş gibi rakiplerine, kurumlara saygılı, şerefiyle hakkıyla kazanmayı kendine şiar

Figüranlar ligi

Artık şu, "Hakemler de hata yapabilir, Avrupalı hakemler ne hatalar yapıyor" sözlerinden vazgeçsek mi Her şey bu kadar apaçık ortadayken. Tamam hakem hataları hep vardı ama son yıllarda işin dozu kaçtı. Hem de bu hatalar forma renklerine göre tek yanlı işliyorsa. Sonuçta şampiyonluklar belirleniyor, küme hattında büyük haksızlıklar oluyor. Girilen

Dagıtın gitsin

Galatasaray ve Fenerbahçe arasındaki gerilim zirve yapmış durumda. Herkes de bu gerilimin altına odun atıyor. En başta TFF. Maçın hakeminin yabancı olacağı açıklandı. Sonuçta bir lig maçı olan bu karşılaşma için bir yerli hakem çıkarılamıyorsa, milyarların harcandığı, binleri bulan insanın görev yaptığı hakemlik "sektörü" baştan sona bozuk demektir

Yakışan futbol

Rafa Silva'nın pasını Visca kapıyor ve ardından Banza vuruyor; Trabzonspor 1-0 öne geçiyor. Oysa ki oyuna iyi başlayan taraf Beşiktaş. Ardından Bordo-Mavililer de topa ortak oluyor ama gole yakın taraf hep Beşiktaş. Rafa, Joao Mario ve Rashica sürekli yer değiştiriyor ancak bu pek etkili değil. Immobile de yine hareketsiz ve etkisiz. İkinci yarıda

Adalı'nın yolu

Ortalık yine toz duman. Aslında asıl savaş son sahadan çekilme olayından sonra çıktı sanki. Herkes birbirine ağır sözler söylüyor. Ama kimsenin temele dokunduğu yok. Çünkü her şeye sil baştan başlayabilmek için önce güç merkezlerinde kim varsa silip atmak gerek. Ne ki en çok şikâyetçi görünenler bile bu sistemden besleniyor. Sonuçta tüm bu yakınmal

İlk adım

Hava buz gibi. Tıpkı atmosfer gibi takımlar da sahada donuk. Beşiktaş'ın santrforu Immobile hareketsiz. Tıpkı adı gibi. Siyah-Beyazlılar yeterli çabukluğa sahip değil. Masuaku da olmasa Beşiktaş rakip alana giremeyecek. Bir de Chamberlain ve Gedson ile önlerindeki Mario'nun orta alana beceri katması var. Nihayet Beşiktaş 30'dan sonra karşı alana pa

Baran'ı tanır mısınız

Bizim buralarda değişen bir şey yok. Oynanan futbol yine zevk vermiyor. Hakemler yine takımına göre karar veriyor. Futbolun kuralları yine forma renklerine göre değişiyor. İmtiyazlılar yine aynı, haksızlığa uğrayanlar da. Yine sabah akşam adaletsizlikten bahsediyoruz ama aslında kimsenin gerçekten adalet istediği yok. İstenen; başkasına gösterilen

Transfer bağımlılığı

Ole Gunnar Solskjaer çok iyi bir seçim. En önemli farkı da gelir gelmez herkesin gönlünü kazanmış olmasında. Baksanıza Beşiktaş kültürünü özümsemiş de gelmiş. Özellikle Hasan Arat döneminden sonra çok önemli bu. Çünkü Arat'ın Beşiktaş'a en büyük zararı Beşiktaşlılık ilkelerini erozyona uğratmasıydı. Özellikle Ole'nin "Kazanmak istiyoruz ama Beşikta

Gerçeğe dönüş

Rakip bu kez Bilbao değil Antalya. Ama taktik aynı; agresif karşılama, hızlı çıkış. Antalya kanatlardan etkili başlıyor oyuna kısa bir süre. Sonra tempo düşüyor. Ne agresif karşılama ne de hızlı atak yapabiliyor Kartal. Semih'in direkten dönen topu ilk yarının tek gol olasılığı. 2. yarı Beşiktaş rakip kaleye daha kalabalık iniyor. 79'da; pres, top

Ole'nin dokunuşu

Tribünler inanılmaz coşkulu. Bu coşkuyu boşa çıkarmıyor Beşiktaş ve sezonun en iyi maç başlangıcını yapıyor. Ama sırf coşkuyla oynanmıyor. Takımda herkes hareketli, hızlı, alan yaratıcı olunca bir de paslar yerini bulunca her şey iyi gidiyor. Zaten gol de böyle geliyor. Takıma sanki bir anda bir özgüven gelmiş. Ole Solskjaer'in dokunuşları belli ki