Sağlıklı beslenme ve dengeli hayat (2)

Ahsen-i Takvim olarak yaratılan insanın, derin sırlarından birisi olan lenf dolaşım sisteminin düzenli faaliyeti, sağlıklı gıda kaynaklarıyla beslenerek gerçekleşebileceği, unutulmamalıdır.Bununla beraber lenf sisteminin sağlıklı faaliyeti, stressiz (düşük yoğunluklu stres) ve manevî hayat seviyesinin canlı tutulmasıyla, güç kazanmaktadır. Kalp-damar cerrahı Prof. Dr. Gerald LEMOLE bu konuda: "Lenfatik akışı arttıran manevî şeyler de var. Yoga ve meditasyon. Yoga, bir nevi iç mesaj. İç organlarınıza daha doğru mesajlar göndermenizi sağlıyor. Epigenetik, yani genlerinizde bulunan, ama değiştirilmesi mümkün şeyleri de değiştirebiliriz. Bütün bunları yaptıkça, sağlığımız üzerindeki hakimiyetimiz artıyor." Dr. Lemole, İslâmiyette ma-nevî hayatı araştırmadığından, yoga ve meditasyon tavsiyelerini ön plana almaktadır. Halbuki İslâmiyet'in ruh dünyasına yaydığı iman esintilerinden olan namaz, oruç, hacamat, zikir ve tefekkürün ruh ve beden sağlığına sağladığı güç ve desteklerin, şifa kaynağı reçete ve ilâç oldukları, başta ilim ehli olmak üzere herkesçe bilinmektedir. Dr. Mark HYMAN, Prof. Dr. Mehmet ÖZ ile yaptığı bir sohbette: "Mehmet, geçenlerde Türkiye'ye gittim ve İstanbul'da Mısır çarşısını gezdim. Her yer rengârenk baharatlarla doluydu. Hatta ben de biraz aldım. Bunları gündelik mutfağımıza yerleştirmek önemli. Yani elimizde her türlü araç ve imkân var; daha sağlıklı olmak için bunlardan faydalanabiliriz. Yürüyüş, egzersiz ve masaj lenfatik akışı hareketlendiriyor. Göğüs kanalınızdaki akışı arttırıyor. Lenf akışının sağlanamaması sonucu, yorgunluk sorun haline gelir. Yorgunluk toksik yük ile ilgilidir. (...) En çok lenfatik ise, sindirim yolunda bulunuyor. Orkestranın şefi lenf sistemi, çünkü her sistemle ilişki içinde." 1 Karışık ve kompleks sistemlerin, düzenli fizyolojik faaliyetlerle çalıştırılmasıyla, sağlıklı bir hayat sürdüren insan organizması, sağlıklı ve uyumlu gıdalar aracılığıyla, enerji kaynaklarına kavuşur. Sağlıklı bir yaşama tarzı, sağlıklı gıdalarla toplum sağlığının güçlendirilerek, SAĞLIKLI GIDA- SAĞLIKLI TOPLUM zinciriyle organize edilebileceği, bilimsel bir kesinliktir. Bu gerçeklerin göz ardı edilmesi, toplumun ekonomik, sosyal, kültürel ve fikir yönleriyle gelişemeyeceği unutulmamalıdır. Sağlıklı bir hayatın devam ettirilebilmesi için, insanları zararlı gıdalardan kurtarıp, iyi beslenmeye yönlendirme çalışmaları sabırla sürdürülmelidir. Organizmanın sağlıklı fizyolojisi için "En tehlikeli şeyler şeker, nişasta ve kötü yağlar. TRANS YAĞLAR çok tehlikeli. Diyetimizden çıkarılmaları gerekiyor, ama hâlâ besin zincirimizde duruyorlar. Ayrıca çok sayıda rafine işlenmiş yağ var. Bir de elbette işlenmiş gıdalar. Alışık olduğumuzdan çok farklı, yediğimiz bir çağdayız. Bütün bu yağlar enflamasyonu (iltihaplanma) tetikliyor ve çoğu zaman vücutta ciddî hasara yol açıyor. Şekere gelince, 1800 yılında kişi başına yılda 4 kilogram şeker yemeye başladık (Amerikan toplumu için). Bu çok fazla, 2020 yılında ise kişi başına yılda 60 kilogram şeker tüketiyoruz. Bu kadar yüksek dozda alınınca, zehire dönüşüyor ve bir sürü zarara yol açıyor. MİKROBİYOMU (bağırsaklardaki faydalı bakteriler) mahvediyor, enflamasyona yol açan bütün kötü bakterileri besliyor. Siz şeker ve nişasta yedikçe, insülininiz yükseliyor, ama hücreleriniz insüline dirençli hale geldiği için daha fazlasını istiyorsunuz. Üstelik insülin arttıkça göbeğinizde depolanan yağ miktarı artıyor." 2 Sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemli bir prensibi de, sindirim sistemi düzenine göre, zamanında beslenme alışkanlığıdır. Günde iki öğün olmak üzere, kahvaltıdan 7-8 saat geçtikten sonra, saat 17.00'ı çok geçirmeden akşam yemeğinin yenmesidir. "Bu saatte yenen