Hastalıkların kaynağı: Gizli açlık - 10

Globalleşerek okyanusta yol alan bir gemi misali, hızla akıp giden dünya hayatı, yolcular arasındaki doyumsuzluklar sonucu yaşanan maddî-manevî hastalıklar, bitmeyen kirli savaşlar ve sağlıksız beslenmenin getirdiği gizli açlıkla, huzur hedefinden saptırılmıştır.

Gıdaların fıtrî yapıları değiştirilerek, insanlığın baş edemeyeceği dert ve problemlere alan hazırlanmıştır. Bu yanlış ve tehlikeli gidişin göstergesi, hastalıkların artışındaki korkunç istatistiklerdir. Hayatın kalite ve konforunu tahrip eden hastalıklar, organizmanın biyolojik yapısında ve toplumun ekonomik durumunda büyük çöküntülere neden olmaktadır. Kontrol edilemeyen bu gidişin, yakın bir gelecekte dünyanın en güçlü ekonomisi olan ülkelerin bütçelerini, genç nesilleriyle birlikte yok edeceğini, ekonomi ve sağlık analizleri şimdiden haber vermektedir. Büyük tehlikenin alarmı uzun süreden beri, bilim merkezlerinden veriliyor.

Gizli açlık problemine, insan topluluklarının topyekün sağlığını etkilemesinden dolayı, sosyolojik pencereden bakarak, acı gerçeklerin daha net görülebilmesine gayret etmemiz gerekiyor. Zira "Orta yerdeki problemin kalbi, beslenme ve kronik hastalıklar arasındaki apaçık ilişki hakkında Mark HYMAN anlatmıştı: Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu'nda sağlık harcamaları ve sağlık hizmetlerinin geleceğinin konuşulduğu bir yuvarlak masa toplantısında söz sırası Hyman'a gelince, konuşulanlar hakkında onun ne düşündüğü sorulmuş. Hyman, "Burada, Titanik'teki büyük toplantı salonunda oturmuş hararetle tartışan uzmanlar görüyorum." diye cevap vermiş.

Harvard Üniversitesi Beslenme, Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü öğretim üyesi Gökhan Hotamışlıgil'e kulak verelim: "Kalp, kanser, diyabet ve obezite dünyayı tehdit eden en önemli sorunlar. Bunlar savaş, küresel ısınma, açlık ve susuzluk kadar önemli. Bu kronik hastalıkları yok edebilmek için bütün dünya kaynaklarını tüketmek gerekiyor. Önümüzdeki 25 yılda bu hastalıklarla mücadele için dünyanın toplam gelirinin yüzde 50'si kadar bütçe ayırmak gerekecek. Böyle bir kaynak olmadığı için de, yüz milyonlarca insan hastalanacak, ancak tedavi edilemeyecek. Türkiye'de de kronik hastalıklar büyük bir ivmeyle artıyor. Şu an için nüfus hala genç olduğundan bunun yansımalarını henüz görmedik. Tedbir alınmazsa çok değil, bir sonraki nesilde OBEZİTE ve KRONİK HASTALIKLAR patlayacak. Bizim genetiğimizde kalp hastalıkları, diyabet ve obezite riski çok yüksek." (1)

Uzmanların herkesin anlayabileceği dilde, gerçekleri anlatmalarıyla, toplumun hızlı ve bilinçli bir uyanma dönemine geçmesi kaçınılmazdır. Yanlış beslenme modeli sürdürüldüğünde, büyük insan kayıpları yaşanabileceği gibi, bütün bütçeleri yutan bir kara deliğe akıtacağı açıkça anlaşıldığından, bütün insanlığın seyahat ettiği dünya gemisinin gövdesine delikler açılmasıyla, Titanik transatlantiğinin bütün konfor ve ihtişamıyla okyanus sularında, içindeki bütün canlılarla kaybolmasına benzeyecektir. Gemide seyahat eden her insanın, ister kaptan köşkünde olsun, ister hizmet elemanları olsun ilgisiz kalma lüksleri bulunmamaktadır. Cehaletin neden olduğu bu ilgisizlik, batışa doğru gidişin hızını arttıracaktır.