Fatma Barbarosoğlu

Yeni Şafak

Ne olacak bu anne babaların hali

Birkaç yıldır her bayram gerçek hesap sahiplerinin sosyal medyadaki bayram gözlemlerini itina ile biriktiriyorum. Sahih hesap derken kastettiğimin sanal bir ismin ve kimliğin ardına saklanmayan gerçek hayatta iletişime geçebileceğimiz kişilere dair hesap olduğunu izah etmeme gerek yok zannediyorum.2024 Ramazan Bayramı için gözleminden ve duyguların

Bayram neşesinin dışında kalmamak, lâkin içine de girememek...

Yirmi yılı aşkın bir süredir, burada çok bayram yazısı yazdımyayınladım. Tanık olduğum sahneleri harflerin gövdesine yükledim. "Nerede o eski bayramlar!" sızlanışı yerine günün bayramlarını dikkatinize ve rikkatinize sundum. Bulunduğum mekânın içinde, nefes aldığım zamanın iklimini, sizlere sunmaya çalıştım. Bazen bir otobüs yolculuğu esnasında kar

Öz orucu, söz orucu, köz orucu ve seçim kampanyaları...

I-Önce seslerini duydum. İki ihtiyar konuşuyor. Ne derin konuşuyorlar diye düşündüm. "Oruç üçe ayrılır" diyordu yorgunluğun bütün renklerini kuşanmış sesin sahibi: "Söz orucu, göz orucu, öz orucu.""Dördüncüsünü unuttun!" dedi sanki bin yıldır susmakta olan adam."Köz orucu.""Onu bilemedim" dedi yorgun sesli."Ne mutlu sana. Keşke ben de bilmeseydim.

Kitapların sayfaları gençlere ve çocuklara çok mu uzak

I-Kütüphaneler Haftası, hayatta eline kitap almayan fenomenlerin kotardığı vidyolar aracılığıyla hatırlatılıyordu birkaç yıldır. Bu sene seçim kampanyalarından olsa gerek henüz ünlülerin kitap içerikli vidyolarına denk gelmedim.Seçimler demişken... İstanbul'da, özellikle Üsküdar ve Fatih Belediyelerinin, ilçelerine kazandırmış oldukları kütüphanele

Negatif nasihatler ile insan-ı kâmil değil, esfel-i safilîn olunur...

I-Günlük hayatta çok sık duyduğumuz bir cümle var: Bir şey değişir, her şey değişir."Bir şey değişir, her şey değişir" önermesi, teknolojik gelişmelerin toplumsal yapı üzerindeki etkileri için de geçerli bir önermedir. Mesela buhar makinesinin icadı üretim süreçlerini değiştirdiği için toplumsal hiyerarşileri geri dönülmez bir şekilde dönüştürdü; y

Anlam dünyamızın duvarlarını dinleyerek öreriz

Hayatın tamamına yayılmış olan eylemler üzerine pek düşünmeyiz.Dinlemek, konuşmak, susmak... Hepsi bildiğimiz kelimeler. Hepsini cümle içinde rahatlıkla kullanır, gün boyu dinlemek, konuşmak, susmak eylemlerini, üzerinde hiç düşünmeden icra ederiz.Oysa kemale ermek istiyorsak bu üç eylemde düğümlenen kendi sırrımızı çözmemiz gerekiyor.Ruhumuzun üçg

"Hasta denetimi, imaj yönetimi"

I-"Sayın Başhekimim, bana yardımcı olmak zorundasınız. Ailemizin acısı büyük. Hastanenizdeki bir doktor hatası yüzünden ailemiz perişan. Kendisinden şikâyetçiyim. Siz benim şikâyet dilekçemi ciddiyetle takip etmezseniz emin olunuz ki hakkımı en üst mercilere kadar taşıyacağım. Müge Anlı mı Elbette, neden olmasın. Neticede Türkiye'deki pek çok hasta

Bir arpa boyu yol, tesettürlü özne her kesime hâlâ yabancı...

I- Muhafazakârların 28 Şubat "duyarlılıklarının" aksayan yönlerini ne zaman konuşacağız 2000'lerden sonra doğanlar, başörtüsü yasaklarının ilk defa 28 Şubat 1997'de başladığını zannediyor. Lakayt bir şekilde "Annemler yaşamış bir şeyler" diyenlerin sayısı giderek artıyor. En yakındakine bile aktarılamayan yakın geçmiş, günlük siyasetin malzemesi ol

"Benim yanlışım senin hakikatini kovar" korosu...

I-Ahlaki meseleleri, toplumda yürürlükte olan işe ulaşma ve işi sürdürme biçimlerini göz önünde bulundurmaksızın ele almak anlamlı değildir. Erdem ya da erdemsizlik olarak kabul edilen pek çok davranış, en bariz şekilde bir işin sürdürülmesi ve nihayetlendirilmesi esnasında ortaya çıkar.İş ve eylem olmadan herhangi bir değerden bahsetmek mümkün değ

Atılan taş ürkütülen kurbağaya değdi mi

Sosyal medyada nelerin "dert" edildiğiniedinildiğini gözden kaçırmamaya dikkat ediyorum. Genelin içinde "birey"in sesini bulmak için sosyal medya "dertlerini", kamusal, özel ve reklam amaçlı olarak kategorilere ayırmayı da ihmal etmemeye çalışıyorum.13 Şubat 2024 Salı günü, özel ile reklam amaçlı olan dertleri birleştiren gündem "14 Şubat Sevgilile