Fatma Barbarosoğlu

Yeni Şafak

-8- Bugün Giravi günü olsun

Geçen hafta çok hasta idim. Doktorlar hasta olmaz. Pazartesi günü kırk derece ateşle gittim hastaneye. Akşama kadar hasta baktım. Dert dinledim, dert çektim. Sekreterim Lalezar ertesi gün meyve sıkacağı ve dört kilo portakal ile geldi. Saat başı bana portakal sıkıp içirdi. Portakal suyunu içirirken beni neşelendirmeyi ihmal etmeyerek. Bugün Giravi

-7- Doktorun gözyaşlarına özel muamele

Nilay'ın mihmandarlığında, gaz maskesi mecazı eşliğinde, saniyelerin üzerine imzamızı atmaya karar verince, yavaş yavaş Mecburiyet Caddesi'nin dışına çıkmaya başladık. Önce Lalezar'ın amcasının oğlunun düğününe gittik, halay çektik. Kızların fistanına bittik kül olduk. Ne güzel ne estetik kıyafetlerdi. Nilay, ben de istiyorum, diye tutturdu. Laleza

6-Kışı bitimsiz, yazı tekinsiz yerde çocuk olmak

Başhekim, hastanenin bahçesine çocuk parkı kurdurdu. Kaydırağın başında sıraya girmiş olan çocukları saydım. Az kaydırak çok çocuk, dedim rakamlara yenik düşüp. İstanbul'un sadece hafta sonu şenlenen deniz kenarındaki parklarını düşündüm.Kışı bitimsiz, yazı tekinsiz bir yerde çocuk olmak…Şehrin bir ucundan öteki ucuna, sokak aralarına kurulacak par

Yalnızlığımdan gayri ne getirdim buraya Mecburiyet Caddesi

Doktorlar apartmanının balkonundan Mecburiyet Caddesi'ne "Ben sana mecburum" mısraı eşliğinde bakıyorum. Hakiki bir cadde değil de bir film seti gibi. Cadde olarak inşa edilmiş bir film seti. Yabancıları bile tanıyorum artık. Şenler Otel'e giren çıkanı biliyorum. Bu çalışandır. Bu şehre yeni gelmiş olandır. Selvinaz'ın "Dualarımdasın" cümlesinden s

4-Yaşamıyor gibi yaşamak

Gitmiyor gibi giden, nereye geldiğini nasıl anlayacak İlk zamanlar, gitmiyor gibi giden olarak GELENLERin dünyasına ziyadesiyle yabancı kaldım. Ama zaman içinde GELENLERin çoktan gittiğini, kendinden bile başka yere gittiğini gördüm. Eski sosyalistler buradan gidince yeni ulusalcı kimlikleri ile en yakınlarını bile şaşırtacak. Aileleri bile inanma

-2- Hayat bizi bıraktı

Nasıl gideceksin,diye soranlara kızmıştım. Ne demek nasıl gideceksin! Bal kabağı ile değil herhâlde. İstanbul'dan Van'a uçuş. Van'dan Hakkâri'ye karayolu.Soranların bir bildiği varmış oysa. Tayinimin çıktığı gün Ağrılı Dr. İhsan,hısmımız olur, diyerek Hakkâri'de beyaz eşya ticareti ile uğraşan Mehmet Amca'nın telefon numarasını vermiş,ben kendisi i

Gitmiyorgibigittimblogspot.com

1-E.'nin Ayak İzinde…Küçük bir kız iken, siyah beyaz ekrandan Yeşilçam filmlerini seyrederken, gidenin -ki bu giden erkek de olabilirdi kadın da-ben veda etmeyi sevmemcümlesinde filmden kopardım.Bir filmin küçük bir kasabada veya büyük bir şehirde seyredilmesine göre farklılaşacağını bilemezdim o zamanlar. İnsan niye veda etmeyi sevmesindi ki. Film

Nefsine karşı samimiyetsiz olanlar için hatırlatma: "Günah"

İnsan bazen kendini geçmişin içinde, hatta bir metnin içinde, adım adım yol alışını gözlerken buluyor. Benim böyle bir nasibimin olduğunun yeni farkına vardım.Cumartesi günü Ezel ErverdiBeyefendi ve İsmail Kara Hocamızın birlikte hazırladığıNurettin Topçu'nun Bütün Yazılarıadlı eser iki cilt olarak elime ulaştı. Kitapları açarken Besmele çekip tefe

Eskiden lafı deliye söyletirlerdi artık deli cesareti yapay zekâların tekelinde

Nasıl bir dünyada yaşadığımızı bilemeden her gün yeni bir kaosa uyanıp dijital cehenneme doğru hızla ilerliyoruz. Ne ki dijitalleşmenin ekonomik, ekolojik, ahlaki sorunlarını konuşmamızı engellemek üzere, dünyanın dört bir tarafında savaş çıkarılıyor. Yakılan savaş ateşleri yüzünden kalbi olanlar, katledilenler ve katledilenlerin yakınlarıyla kurdu

Rızkımızı çalıp düğünlerine harç diye katanlar...

Bazı merasimler zamanın ruhunu yansıtır. Ölüm merasimi de olabilir bu, düğün merasimi de. Zamanın ruhunu yansıtır, çünkü ambardan alınan bir buğday tanesinde mevsimin bereketini ya da zafiyetini görmek nasıl mümkün ise o olayın teferruatlarında da zamanın ruhunu tasvir etme imkanına kavuşulmuş olur.Kendisinde öz bir değer bulmakta zorlanan insanlar