Doktorlar apartmanının balkonundan Mecburiyet Caddesi'ne "Ben sana mecburum" mısraı eşliğinde bakıyorum. Hakiki bir cadde değil de bir film seti gibi. Cadde olarak inşa edilmiş bir film seti. Yabancıları bile tanıyorum artık. Şenler Otel'e giren çıkanı biliyorum. Bu çalışandır. Bu şehre yeni gelmiş olandır.
Selvinaz'ın "Dualarımdasın" cümlesinden sonra kendime hep aynı soruyu soruyorum: Ne getirdim ben buraya İki yıllık uzmanlık. Başka Yalnızlığımı, birbirinden ayrı düşmüş tespih tanesi umutlarımı. En çok kaçışlarımı getirdim. Kaçış ile hicreti birbirinden ayıran nedir Kaçan kaçtığı ile gelmiştir. Hicret eden umutları ile. Ben hangisiyim
Burası aynı zamanda turnusol kâğıdı gibi bir yer. Şehri benim gözümde turnusol kâğıdına çeviren, Ortopedi Uzmanı Dr. Nilay. Her yerine ayrı krem süren Nilay. Doğma büyüme Büyükdereli. İstanbulluyum bile demiyor. Nerelisin Büyükdereliyim. İstanbul'un dışında bildiği şehirler Ankara, Antalya, Londra, Paris, Sidney.
En çok onun uyumsuzluk çekmesi beklenir.
Oysa ben yaşadığım yere Dr. Nilay ile ait oldum. Hücreme geldi. Hekimler evinde beş gün kaldıktan sonra nihayet Doktorlar Apartmanı'nda bir daire boşalmıştı. Ankara'ya tayini çıkan Dr. Ethem Bey götürmek istemediği eşyaları bana bırakmıştı. Hakkâri için lüks sayılan, çünkü suyu akşam sekize kadar akan ender birkaç apartmandan biriydi Doktorlar Apartmanı.
Doktorlar Apartmanı'nda beşinci kattaki daireye (daireme değil) taşındığımın onuncu günü idi. Ethem Bey'in bıraktıklarına ilave olarak bir su ısıtıcısı, bir kupa, bir de bıçak almıştım. Yalnızlığıma yoksulluğu ve yoksunluğu katık ediyordum.
Büyükdereli Nilay'ın sağa sola burun kıvırması, evin eşyasızlığını filan yadırgaması normal gelirdi bana. Buraya gelen üçüncü kişiydi. Daha öncekiler internet üzerinden nasıl alışveriş yaptıklarını uzun uzun anlatmıştı. Yol yordam gösterme niyetine bir anlatış içinde oldukları o kadar aşikâr olduğu hâlde onların oyununa ben de anlamazlıktan gelme oyunu ile mukabelede bulundum.
Nilay için hazırlıklıydım. "O oradan, bu buradan alınır" konuşmalarına karşı tam teçhizatlı bir bekleyiş içindeydim. Hayır, eşyalarla hiç ilgilenmedi. Neden senin hiç çiçeğin yok, dedi. İnsanın odasında bir saksı çiçek olmaz ise yaşadığı yere ait olamaz ki, dedi. Üstelik ters lalenin/ağlayan gelinin vatanı bu şehre bu çiçeksizlik hakaret, dedi. Bunu söyleyen kim Ortopedi Uzmanı Dr. Nilay. Kime söylüyor Psikiyatrist Reyhan'a.