Ali Barskanmay

Karar

Ayak takımının hakimiyeti

Bizim okul, İstanbul'un göbeğinde. Tarih, doğa, deniz, gökyüzü be daha birçok güzellikle iç içe. İstanbul şartlarına göre herkesin ulaşmak isteyip ulaşamadığı çok şey var. Bahçemize envai kuşlar konar. Şakımaları Berlin Flarmoni'yi aratmıyor. Bahar gelince renga renk çiçekler, rahiya kokuları, rüzgar esintileri, yaprak hışırtıları, göğün aydınlığı,

Dergah

Dergah kelimesi bize neyi çağrıştırır, dergah deyince zihnimizde oluşan hayat atmosferi nedir Ya da bir kelime sadece dilden mi ibarettir Kelime, ete kemiğe bürünen hayat pınarı nereden geliyor Siyasi düşünce yapımıza bağlı zihnimizde hemen bir şablon oluşuyor. Oluşan şablonlara bağlı 'dergah' kelimesini ya ak sevabına veya kara günahına alıyoruz.Y

İçerik kiminse çocuk onundur

Yeni bir zil ve eğitime umut bağlayan milyonlarca öğrenci bugün yine okul yolunu tuttu. Ziller kimin için çalıyorsa çalsın lakin okullar açılıyor diye etekleri zil çalan öğretmen, öğrenci sayısı yok denecek kadar kadar az. Eğitimin kaç ayağı varsa hepsi pamuk ipliğiyle birbirine bağlı. Koptu kopacak tehlikesi kapıda. Okul yolunda ayakları geri geri

Kör göze parmak sokmak

2003 Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Coetzee "Petersburg'lu Usta" eserinde "Hiç kimse görmek istemeyen biri kadar kör olamaz." diyor. Bu yazıda somut veriler üzerinden Cumhuriyet'ten günümüze eğitim mevzusuna zaman zaman Coetzee'den de alıntılar yaparak yolculuğa çıkalım. Yolculukta kör göze soktuğumuz parmakların hesabı da ortaya çıkacaktır. Cumhuriye

Beceri yoksunu

Beceri, elinden iş gelmek, maharet anlamına; becerikli ise elinden iş gelen, işi yapmaya yatkın, maharetli demektir. Beceri kelimesinin maarif dünyamızdaki yerini arayalım.Kalemin aynasını biraz geçmişe tutalım. Cumhuriyet öncesi Osmanlı'da malumunuz mektep, medrese, azınlık, askeri, tıp, mühendishane ve sanat okulları. Her kültürden okul. Mekteple

Modern hayatın panzehiri: Gassal

Günümüz dünyasının öznesi ekonomi. Ekonomi, hayatın her anında toplumun her alanını dizayn eden ve insana şekil veren büyük güç. Parası olanların dünyayı yönettiği yoksulların Afrikalılaştırıldığı bir dünya. Beyaz adamın coğrafi keşifler sonrası dünyaya hakim olup dünyayı yönetme kılıcını eline aldığı tarihten itibaren ekonomi dünyanın gidişatını b

Zafiyet

2000'li yılların ilk yılları. Ecevit krizinin ülkeyi ekmeğe muhtaç ettiği yıllar. Ecevit'in ricası üzerine (!) Amerika, Kemal Derviş'i ekonomimizi düzeltmesi için göndermiş. Kemal Bey, sil baştan ekonomik reformlarla halkın sıkı kemerini daha bir sıkıyordu. İşler yoluna girecek vaadiyle beklerken MHP nedenini bilmediğim bir çıkışla hükümet krizi çı

Kuzguncuk müdavimlerinin hayat yükü

Kuzguncuk; tarihte bağı, bahçesi, bostanı, ineği, sütüyle İstanbul'un geleneksel Boğaziçi köylerinden biriydi. Evliya Çelebi'ye göre Fatih zamanında "Kuzgun Baba" adlı veli bir zatın buraya ikame edilmesine binaen "Kuzguncuk" adını almış. Kuzgunlar, buranın Kuzguncuk olduğunu biliyor mı bilmem ama İstanbul'da kuzgunların en çok yuva kurup yaşadıkla

"Tanrı'nın sözlerini işitme kıtlığı"

"Ben" kelimesi için TDK'ye bakıyorum. Kişiyi öbür varlıklardan ayıran bilinç. Bir kimsenin kişiliğini oluşturan temel öge, ego. Birinciyi gösteren kişi. Kadim kültürümüzde ben "ene-enaniyet" nefsi kibir, gurur, iddiacılık, benlik ve bencillik olarak anlamdırılır.Ben'in dünyamızdaki yerini "Ben ondan daha üstünüm, itaatsizliğiyle başladı. Güç sarhoş

Ali Fuat Başgil ile Gençlerle Baş Başa

Ali Fuad Başgil, Osmanlı'da hayata atılıp Cumhuriyet'e hayat veren nadir aydınlarımızdan bir beyefendi. Başgil, 1914'te tahsilini yarıda bırakıp yedek subay olarak Birinci Dünya Harbi'nde dört buçuk yıl Kafkaslarda cepheden cepheye koştuktan sonra İstanbul'a döner. Ne yapması gerektiği konusunda tereddütler yaşadığı harbin yıkıntı yıllarında eşe do