Abdüllatif Uyan

Türkiye

"Köyüme gideyim, harp bitince dönerim!"

Ebû Abdullah Mehâi hazretlerinin bulunduğu köye düşman askeri saldırdı! Ancak, kime kılıç vursalar tesir etmiyor, kan akmıyordu. Çok şaşırdılar! Bir talebesi, içinden; "Köyüme gideyim, harp bitince dönerim" dedi. Ama bu zâttan izin almamıştı. Köyden uzaklaşınca, düşman askerleri onu görüp yakaladılar. Ve vurup öldürdüler. Aynı zamanda şaşırdılar. Ç

"Bana üç tane taş getir!"

Ebû Bekr Ya'fûrî hazretlerine, haçlıların Akka'da yaptıkları zulümden şikâyet ettiler. O da cevaben buyurdu ki: "İnşallah o kaleyi fethederiz." Derken küffârla harp başladı. Ancak fetih bir gün gecikti. İnsanlar, Ebû Bekr Ya'fûrî hazretlerinin talebelerine gelip; "Hocanıza, fethin niçin geciktiğini sorun" dediler. Talebeler gidip sordular. Büyük ve

Nereye gidersiniz

Büyük hadîs âlimi İkrime hazretleri bir gün hastalandı. Tanıdıkları, Hristiyan bir doktora giderken yolda nûr yüzlü biriyle karşılaştılar. Nûrlu zât sordu: "Nereye gidersiniz" "Filân zâtın hastalığı için falan doktora gidiyoruz" dediler. O nûrlu zât; "Sübhânallah! Bir Allah dostunun hastalığı için bir Allah düşmanından mı devâ soracaksınız Ona söyl

''Bana nasîhat tesîr etmiyor!..''

Büyük velîlerden Bedîüddîn Sehârenpûri hazretleri, gençliğinde İmâm-ı Rabbânîn hazretlerinin sohbetine gidiyordu ki, bir kız görüp ona âşık oldu. O gün namazı bıraktı. Hazret-i İmâm, ona; "Bedîüddîn, niçin namaz kılmıyorsun" buyurdu. Bedîüddîn ters cevap verip: "Ben böyle nasîhatleri çok dinledim. Bana böyle nasîhatler tesîr etmiyor" diye arz etti.

"Yâ İlâhî! Bunları câhilliklerine bağışla!"

Efendimizin, Cennetteki makamının ismi, "Vesîle"dir. Cennettekilerin hepsine birer dalı yetişecek olan "Sidret-ül-müntehâ" ağacının kökü, "Vesîle" Cennetindedir. Resûlullah Efendimiz, dostundan ve düşmanından gördüğü eziyetleri affederdi. Karşılık vermezdi. Uhud'da kâfirler mübârek yanağını kanatıp, dişlerini kırdıkları zaman bile bedduâ etmedi.

"Peygamberinin hatırı için yâ Rabbî..."

Bir köylü, Resûlullah Efendimizin mübârek türbesine gelip ziyâret etti ve: "Yâ Rabbî, bu senin Peygamberindir. Ben de kölelerinden biriyim. Peygamberinin hatırı için, beni ateşten âzât et" dedi. O anda gâipten: "Ey kulum! Niçin yalnız kendini düşündün Bütün kullarımın âzât olmasını niçin istemedin Seni ateşten âzât ettim" sesi işitildi. Büyük ve

"Yatsıyı kılmadan yatma!.."

Bursa'da medfun bulunan Alâaddin Alî Fenârî hazretlerinin bir talebesi, yatsı namazını kılmadan yatmayı âdet edinmişti. Hocası bunu biliyordu. Bir gün, bu talebeye; "Yatsıyı kılmadan yatma! Namazı kazâya bırakmak çok büyük günahtır" buyurdu. Delikanlı "Peki hocam" dedi. Yine yatsıyı kılmadan yattı. Az sonra korkuyla uyandı. Zîra hocası rüyâsında gi

"Her iyilik ve yardım, ancak Allah'tandır"

Bursa evliyâsından Alaaddîn Alî Fenârî hazretlerinin bir talebesini, haydutlar yakaladılar bir gün. Elini ayağını bağlayıp, attılar bir zindana. Garip, çâresizdi. Hocasını düşündü. Ve gözyaşlarıyla; "Yâ Rabbî! Beni bu zindandan ancak sen kurtarabilirsin. Hocamın hürmetine beni kurtar" diye duâ etti. Yalvardı Rabbine. Ellerini yüzüne sürerken hocası

Yer gök "Allah!" sesleriyle inledi!..

Kumral Abdal, Bileciğin Bozöyük ilçesini nurlandıran bir Osmânlı akıncısı. Bir gün aldı çıkınını. Çıktı bir sahrâya. Sevenlerinden biri de gizlice tâkip ediyordu arkasından. Mübârek zât, bir dağın eteğine varıp açtı çıkınını. Kuru ekmeği suya banıp yedi. Sonra zikre başladı: "Allah.., Allah.., Allah..!" Fakat o da ne Dağ taş iştirak etmişti bu zikr

Yılanlar ona zarar vermedi!..

Molla Hattap Karahisârî hazretleri, Bilecik toprağını nurlandıran bir Allah dostudur. Uzak diyarlarda bir velî türbesine gitmiş ve gecelemişti orada. Ama orası vîrânelik bir yerdi. Koca yılanlar vardı etrafta. Üstelik zehirliydiler. Herkes bir şey söylüyordu: "Yazık oldu mübârek zâta. Mutlaka zehirlenip ölmüştür diyorlardı. Hemen koştular o türbeye