Abdüllatif Uyan

Türkiye

"Hastalıkta şifâ vardır kardeşim!.."

Anadolu velîlerindenNarlı Dede'nin kabr-i şerîfi, Balıkesir'in Havran ilçesinin Temaşalık köyü yakınındadır.Huzûruna bir kimse geldi.Ama fenâ hâlde hastaydı.Güçlükle duruyordu ayakta.Büyük velî, onu böylegörünce sordu hemen:"Hastasınız gâliba.""Evet hocam rahatsızım."Buyurdu ki:"Hastalıkta şifâ vardır kardeşim."Adam şaşırdı!"Hastalıkta şifâ mı vard

"Şu üç şeyi unutmayın çocuklar!"

Balıkesir'de yaşayanNarlı Dede'nin kabr-i şerîfi Havran ilçesinin Temaşalık köyü yakınında bulunmaktadır.Talebeleri uzun birsefere çıkmışlardı.Bir müddet sonra önlerine iri, korkunç bir kurtçıktı.Yol vermiyordu hayvan.Çocuklar, korkudan yola devam edemediler! Geri dönüp söylediler bunu hocalarına.Mübârek zât kalktı.Birlikte gittiler o yere.Koca kur

"Canım taze hurma istiyor evlat!"

Kabr-i şerîfi Havran ilçesinin Temaşalık köyü yakınında bulunanNarlı Dedehenüz gençken yaşlı babası hastalandı bir gün.Adamcağız günden güne ağırlaştı!Artık "son nefeslerini" alıyordu. Bir gece bunu çağırıp;"Oğlum! Canım taze hurma istiyor"dedi.Narlı Dede;"Peki babacığım, hemen getiriyorum!"dedi.Dedi, ama o yöredehurma yetişmiyordu.Üstelik tâze hur

"Uyanıkken ele geçene bak evlâdım!"

Balıkesir'de yaşıyan velîlerdenNarlı Dede'nin kabr-i şerîfi, Havran ilçesinin Temaşalık köyü yakınındadır. Talebesinden biri, bir gece Efendimizi gördü rüyâsında.Ve kendilerine;"Yâ Resûlallah! Bu zamânın en fazîletlisi kimdir"diye sordu.Efendimiz;"Senin hocandır."buyurdular.Sevinç içinde uyandı... Sabah olunca koştu hemen hocasının huzûruna.Gördüğü

Saat tamircisigencin duası...

Basra'da yetişen velîlerdenEbû Saîd bin el-Arabîhazretleri, Mekke'de ikâmet ederdi. 952 senesinde oradavefât etti.Onun zamânında, "saat tâmirciliği" yapan bir genç, "mürşit" arıyordu yana yana. Seherleri;"Yâ Rabbî! Beni sevdiğin bir kuluna kavuştur"diye duâ ederdi.Olacak bu ya...O günlerde, dergâhınsaati bozuldu âniden.Ebû Saîd hazretleri, o genci

"Onun bizden ne farkı var.."

Nişâbur'da yetişen velîlerdenEbû Câfer bin Sinanhazretleri 923 senesinde vefât etti.Bir gün bâzı talebesiyle kıra gezintiye çıkmıştı.Ancak talebe arasında yeni gelen bir gençvardı ki, nedense büyüklüğüne inanmıyordu bu zâtın.Onu sevmiyordu.Sevemiyordu.Kendi kendine;"O da insan, biz de. Onun bizlerden ne farkı var ki"diyordu.O böyle düşünürken bir k

"Beni çok sevindirdin evlâdım!"

Anadolu velîlerindenPalamut Dede'nin bir menkıbesi anlatılır halk arasında:Şöyle ki:Evinde hiç yiyecek yoktu bir gün.Olacak bu ya, o gün de bir misâfiri geldi uzaktan.Ona ikrâm edecek bir şeyi olmayınca çâresizlikten iyice sıkılmıştı ki, o anda çalındı kapısı.Gelen, genç komşusu idi.Elinde bir tepsi vardı.Onu bu zâta uzatıp;"Hocam! Bu böreği sizin

Rüyâdaikram edilen hurmalar!..

Ebû Câfer El-Meczumhazretlerinin bir sevdiği, Resûlullahı rüyâda gördü bir gece...Efendimiz, bu zâtın dergâhınıteşrîf etmişlerdi. Önlerinde de bir tabak hurma vardı. O hurmadan bir avuçalıp buna verdiler.Adam alıp saydı.On yedi tâne idi.O anda uyandı. Çok heyecânlıydı!Kendi kendine; "Hayırdır inşallah, bakalım rüyâ neye çıkacak" dedi.Merak etmişti.

Dilinde tutukluk olan adam!

Bağdat'ta yetişen velîlerden EbûCâfer Haddâd El-Kebîrhazretleri zamânında bir adamın dilinde biraz tutukluk vardı.Zor konuşuyordu...Bir gece yatmadan;"Yâ Rabbî! Bu hastalığımın şifâsı her nedeyse, o şeyi bana bildir"diye duâ etti ve yattı.Rüyâda bu zâtı gördü.Ve kendisine;"Hocam! Bende dil tutukluğu var,ne yapmamı tavsiye edersiniz"diye sordu.Büyük

Kazandığını muhtaçlara dağıtırdı...

Allah dostlarındanEbû Câfer Haddâdhazretleri, aslen Bağdatlıdır. Dünyâya değer vermemesi ve ibâdete düşkünlüğüyle tanınırdı.Demircilik yapar, günde birdînar on akçe kazanınca,işi bırakırdı.Eline geçen parayı, akşamla yatsı arasında dağıtırdı.Fakîrleri dolaşırdı.Kapılarını çalardı.Kazancının tamâmınıböyle dağıtır, kendinebir şey ayırmazdı.Oruç tutma