Abdüllatif Uyan

Türkiye

"Merhabâ ey Ebül Vefâ!"

Konya'da dünyâya gelenSeyyid Ebül Vefâhazretleri henüz sekiz on yaşlarındayken tenhâlarda ibâdet ederdi Rabbine.O vakit bir âlim vardı."Şenbekî hazretleri."Bu çocuğun üstün hasletlerini duydu ve arayıp ormanlık bir bölgede ibâdet ederken buldu kendisini.Yanında aslan vardı.Bir köpekle oynuyordu.Arkasından yaklaşıp selâm verdi...O, yüzünü dönmeden c

"Henüz iki aylık bebektim..."

Konya'da dünyâya gelenSeyyid Ebül Vefâhazretleri henüz iki aylıkken ramazan ayı başlamıştı. Gündüzleri süt emmezdi annesinden.Aradan yıllar geçti...Yürümeye başladı.Bir gün annesiyle birlikte sefere çıktılar. Bir bostanın yanından geçiyorlardı ki, "Anneciğim! Burayı tanıdın mı" diye sordu."Tanımadım" dedi.O şöyle hâtırlattı:"Hani siz bir seferde yo

İzinsiz koparılan kavun!..

Konya'da dünyâya gelenSeyyid Ebül Vefâhazretlerinin kabr-i şerîfi İstanbul'un Vefâ semtindedir.Büyük evliyâdandır."Tâc-ül ârifîn" denilir.Babası da o zamânın velîlerindendi.Ölüm hastası idi.Hanımını çağırıp;"Ey hanım! Öyle zannediyorum ki, vefâtım yakınlaştı, benden sonra bir çocuk dünyâya getirirsin. Bu çocuk büyüyünce büyük evliyâ olur... Doğmada

"Geçim derdine düştüm efendim!"

Bağdat evliyâsındanEbû Bekr-i Şiblîhazretlerinin huzûruna bir gün bir kimse geldi.Ve arz etti ki:"Efendim sıkıntıdayım."Hayrola nedir sıkıntın""Geçim derdine düştüm. Zîra aile efrâdımız kalabalık, ne yapacağımı şaşırmış hâldeyim" dedi.Buyurdu ki:"Çâresi kolay."Adam sevindi;"Nasıl kolay efendim""Şöyle ki; Evine döndüğünde dikkat et, aile efrâdının r

Mühim olan, gönüldür...

Bağdat evliyâsındanEbû Bekr-i Şiblîhazretleri, nefsinin bir tek arzusunu yapmaz, "yaşayan ölü" gibi bulunurdu bu hayatta.Bir gün yeni elbise giydi.Ve evden çıktı.Birazcık dolaştı.İnsanlara baktı.Gördü ki; kimin üstünde "kıymetli elbise" varsa herkes onlara kıymet veriyor, eski elbiseli olanları adamdan saymıyorlar.Bu hâle çok üzüldü!Oradan eve dönd

"Bir hadîs-i şerifi rehber edindim!"

Bağdat evliyâsındanEbû Bekr-i Şiblîhazretlerinin kabr-i şerîfi Bağdat'tadır. Bir gün sevdiklerine;"Dört yüz hocadan ders okudum. Onlardan, dört bin hadîs-i şerîf öğrendim, bunların arasından bir tânesini seçip ona uydum"buyurdu.Merak ettiler;Ve sordular:"O, hangi hadîs-i şerîf efendim"Buyurdu ki:Bu hadîs-i şerîfte dört nasîhat var. Nasîhatin birinc

Kendisine üstâd arayan genç...

Bağdat evliyâsındanEbû Bekr-i Şiblîhazretleri, gençliğinde bir üstâdararken Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerini bulup girdi hizmetine.Aradığını bulmuştu.Üstâdı da aradığına kavuşmuştu.Nitekim Ebû Bekr-i Şiblî'yi gördü.Ondaki kabiliyeti sezdi.Ve ilk vazîfeyi verdi."Git, çıra sat!"O da cân-ü gönülden;"Başüstüne efendim"dedi.Bir sene müddetle çıra sattı.Son

İbret böyle alınır!

Bağdat evliyâsındanEbû Bekr-i Şiblîhazretleri, bu yola girmeden önce, çok çalışkan ve âdil bir vâliydi bir şehirde.Ahâli çok seviyordu onu. Zamânın Sultânı, vazîfesinde gösterdiği başarı sebebiyle kendisine bir "elbise" vermişti mükâfat olarak.Bunu, özel günlerde giyer, titizlik gösterirdi kirlenmemesi için.Ancak bir gün geldi.Kirletti bu elbiseyi.

Çok sevilen bir talebe...

Bağdat evliyâsındanEbû Bekr-i Şiblîhazretleri, bir talebesini diğerlerinden daha çok seviyordu.Öbürleri merak ederdi.Kendi aralarında"Hocamız onu bizden çok seviyor. Acabâ ne hikmeti var"diyorlardı.Hocaları bunu sezdi.Ve onları bir gün aldı.Dicle kenarına götürdü. Maksadı, onu niçin çok sevdiğini anlatmaktı diğerlerine. O sevdiği talebe, sohbetin t

Üç suâle, tek cevap!..

Şems-i Tebrîzîhazretlerine bir grup felsefeci geldi bir gün.Bir tânesi;"Size üç suâlimiz var" dedi.Birincisi;"Allah vardır, görünmez"diyorsunuz. Görünmeyen şeye nasıl inanıyorsunuzİkincisi;"Şeytan ateşten yaratıldı"dersiniz. Sonra da ateşte yanacağını söylersiniz. Hiç ateş, ateşi yakar mı"Üçüncüsü;"İslâm'da kul hakkı var"dersiniz. Bırakın herkesi k