Eren Aysan

Cumhuriyet

Ankara Devlet Konservatuvarı 88 yaşında...

Yıl 1930'du, nisan ayıydı. Bahar kapıdan başını henüz uzatmamıştı. Soğuk bir Ankara günüydü. İstanbul'dan turneye gelen Darülbedayi oyuncuları Türkocağı Sahnesi'nde Hamlet temsilindeydi. Atatürk kendi locasından izleyiciler arasındaydı. Temsilin sonunda oyuncuları huzuruna kabul etti. Tek tek kutladı. Turnenin son gecesi Muhsin Ertuğrul arkadaşları

Gelip geçenler...

Sezgin Kaymaz'ın "Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir" romanında, yepyeni bir mahalleye taşınan Musa'nın ilkin yaşadığı evde karşılaştığı sıradışı olaylara tanık oluruz. Oturduğu eve daha önce kendisi gibi bekâr kiracılar taşınmıştır. Ama hiçbiri değil o evde, o semtte bile barınamamıştır. Kendisini kimseye göstermeyen ruh, cin, peri, ne adını ve

Çocuk işçiler...

Sabahattin Ali'nin aklımda ellenmeden duran bir öyküsü vardır: "Ayran" Küçük Hasan, her yıl memeleri biraz daha kuruyan yaşlı keçisinden sağdığı sütle yoğurt yapar, yoğurtla da ayran. Onun küçücük dünyası, istasyonda ayran satmak ve aç kardeşlerini doyurmaktan ibarettir. Sıcak yaz günlerinde bol bol ayran satar Hasan. Kışın kara ayazında herkes yüz

Gezi notları

Bir zamanlar gezi yazılarını büyük bir iştahla takip ederdik. Şimdilerde YouTuber'lar görsel platformlarda kentleri dolaşıyor, sokakları arşınlayarak bilgi veriyor, tarihi mekânlardan sunum yapıyor. Bu sayede onları binlerce insanın takip etmesi için bir zemin oluşturuyor; hatta sayısız izlenmeden yola çıkarak para kazanıyorlar. Gezi yazılarının pa

Bayram çocuklar için güzeldir

Solmuş fotoğraftan bir çocuk bakıyor. Üstünde bahriyeli kıyafeti. Saçlar özenle taranmış. Dahası bembeyaz şort gömlek takımını koruma sorumluluğu yüklenmiş. Ayakkabılar gıcır. Peki çocuk mutlu mu Daha ilk günden giysisi kirlenirse ertesi gün bayramlığından mahrum kalacak. Oysa doya doya koşmak istiyor, arkadaşlarıyla sokak sokak dolaşıp şeker topla

Yoksulların savaşı

Geçtiğimiz yıllarda yayımlanan, son dönemin göz alıcı yazarlarından Eric Vuillard'ın görkemli anlatısı "Yoksulların Savaşı" kitabı bundan beş yüz yıl önceye götürür bizi. Avrupa Proteston reformuyla iç içe geçmiş yoksulların hak arayışı parayla güçlenmişlere, din adamlarının bir işaretiyle ayrıcalık edinenlere, muktedirin haşin adaletsizliğine karş

Bahçada Yeşil Çınar (Adnan Satıcı Anısına)

Şükrü Erbaş'ın, "Biz uzun uzun sıkılırız arkadaşlarımız da sıkılırlar ki bize gelirler!" dizelerindeki yan yanalığın daim kılındığı, Ankara ve arkadaşlık sözcüklerinin düğümünün sıkıca atıldığı, 80 sonrasına, sıkıntının düşünselliğini öne alarak direnildiği zamanlar. Adnan Satıcı, o yıllarda edebiyat mahallesinin yaramaz çocuğuydu. 1960'ların ilk y

O da kızını öptü ve gitti

Leonardo da Vinci, "İnsan bir şeyi anladıktan sonra ancak nefret ya da sevgi duyabilir" diyor. Bizim ülkemizde aydınları öldüren tetikçiler için "anlama" evresine geçiş bir hayli sorunlu. Üstelik gerçek anlamıyla aydınların hayata bakışlarını çözmüş olsalardı, namluyu öncelikle emri verene doğrultacaklarına eminim. Bu varsayımın bizi hiçbir yere gö

Hekimlik ödevi

Anton Çehov'un "Vanya Dayı"sında, Profesör Serebryakov ve güzeller güzeli eşi Yelena'nın taşraya gelişiyle hem kendi yaşamlarını hem de çiftlik evindekilerin yaşamlarını değiştirdikleri bir dönem anlatılır. Geri planda kent taşra ikiliğinin yanında çıkışsızlık, bunaltı, kasvet; bütün bunlara karşılık eyleme geçmek isteyen ruhların varlığı tartışılı

Bizim kadınlarımız

Kadınların ömrünün yarısı her şeyden önce insan olduğunu ispat etmeye çalışmakla, geri kalan yarısı da evde, işyerinde, sokakta olağanüstü bir çabayla omuzlarındaki büyük yükleri kırmadan dökmeden taşımakla geçiyor. Milli voleybolcumuz Eda Erdem adına yapılan heykelin açılışında Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı, "Eda Erdem denince kaptan gibi k