Yesevîzâde Alparslan Yasa

Yenisöz

Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (141)

"Cumhurbaşkanı, 'bankacı CHP' için son sözünü söyledi: 'CHP, İş Bankası'nın yüzde 28,5'ine ortak. Biz oradan para almıyoruz, diyorlar. Dört yönetim kurulu üyesi var; orada ne yapıyorlar Belli değil. Bu hisseyi Hazineye devredeceğiz. Konu CHP olunca parti-banka ilişkisine bile kılıf bulanlar, ülkemizin İMF'ye teslimini de alkışla karşılar." Bu husû

Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (140)

Banka'nın İdâre Hey'etinde, halkın hisseleri, yine hakkaniyete muvâfık olmıyarak, sâdece tek Âzâ, Mustafa Kemâl'in hisseleri ise iki Âzâ tarafından temsîl olunmaktadır. Bu son iki Âzâyı seçme selâhiyeti, CHP'dedir. Bununla berâber, bu iki CHP'li tarafından temsîl olunan 28,09'luk hisseden sağlanan gelirler, CHP'ye değil, yarı yarıya Târih Kurumu il

Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (139)

Bahis mevzûu meblağın tam mikdârının tesbîtini, Târih Prof. Dr. Mustafa Keskin'e medyûnuz. Keskin, Mustafa Kemâl'in, kısaca ATASE olarak bilinen Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt ve Denetleme Başkanlığı Arşivi'nde bulduğu şahsî kayıdlarına (ATASE A, D.107, F:1-346) istinâden, peyderpey gönderilen meblâğların târih sırasıyle ve İngiliz Lira

Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (138)

Necip Fazıl, mühim bir kısmı İş Bankası'nın têsîsinde veyâ "Ankara civarında Orman Çiftliğini teşkil eden vâsi araziyi, Silifke yakınında Tekir ve Şövalye, Tarsus'ta Piloğlu çiftliklerini, Dörtyol'da Karabasamak Çiftliği ile büyük bir portakal bahçesini ve Yalova'da Baltacı ve Millet çiftliklerini, parça parça sahiplerinden veya metrûk mallar idare

Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (137)

Sıfırdan Kârûn olan Mustafa Kemâl'in servetinin bir hesâbı Rahmetli Necip Fazıl'ın Filistin Hezîmetine dâir- yukarıda üzerinde durduğumuz "Hakikat; Hakikat İçin Hakikat!" başlıklı makâlesinde (Büyük Doğu, 8.9.195025, s. 3) metne çerçeve içinde dercedilmiş iki suâl vardı: 1) "Türk Kurtuluş Savaşının en masum gayeye bürülü günlerinde Hint Müslümanlar

Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (136)

"Halbuki aralarında ben de bulunduğum o yüksek kafile (iki ordu kumandanile Havran mutasarrıfı) Osman oğlu saltanatının oralardan çekilen son mümessilleriydi. Bu hazin ve acı günde de kendisiyle birlikte idim. "Ve benim kanaatımca yeri zor doldurulur çok iyi yetişmiş bir şahsiyet idi." (Balıkesir Meb'ûsu Hacim Muhittin Çarıklı, "Gn. Cemal Mersinli

Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (135)

"İkinci Grup" "Harb hâli hemen hemen sonuna ermiş, artık Hükûmet kurmak zamânı gelmişti. İşte bu demokrat düşüncesi ile, İkinci Grup denilen muhâlif parti kuruldu. Bu Parti, Hükûmet kuruluşunun başlangıcında, Memleket içine bir nifâk sokmak fikrinden çok uzaktı. Bu sebeble, İkinci Grup, yalnız Meclis içinde bir muhâlif grup idi. Dışarıdan gelen ve

Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (134)

Mersinli Cemal Paşa'nın Hâtırât'ından iki pasaj Bu bahsi, Mersinli Cemâl Paşa'nın henüz tamâmı neşredilmemiş Hâtırât'ından yine üzerinde derin derin, ibretle düşünülmesi îcâb eden iki pasajı naklederek tamâmlamak istiyoruz: "Birinci Büyük Millet Meclisi, Türkiye'nin belki aynını bir daha göremiyeceği bir Meclis'di. Hür, vatan uğrunda fedâkâr, şahsî

Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (133)

"Mustafa Kemal, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılacağını da ve bu yıkılışın enkazı altında Türklerin ezileceğini de seziyor ve müteessir oluyordu. Diyordu ki: 'Nüfusunun yarısı Türk olmayan ve halbuki geniş bir saha işgal eden devletin bütün ağırlığı ve müdafaası Türkün omuzlarına yükletilmiş. Hıristiyan azınlıklar ise, yalnız kendi çıkarlarını sağla

Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (132)

Bir de realiteye bakalım: Târihçi Ali Birinci'nin (Mersinli Cemal Paşa ve Hâtırât'ına dâir makâlesindeki) îzâhatına nazaran, Mustafa Kemâl, onca iftihâr ettiği "Yıldırım Orduları Grup Kumandanlığı" mevkiini sâdece bir hafta işgâl etmiş, akabinde İstanbul'a çağrılmıştır: "Mondros Mütarekesi'nden 30 Ekim 1918 sonra ordu teşkilâtında yeniden başlatıla