Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (133)

"Mustafa Kemal, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılacağını da ve bu yıkılışın enkazı altında Türklerin ezileceğini de seziyor ve müteessir oluyordu. Diyordu ki: 'Nüfusunun yarısı Türk olmayan ve halbuki geniş bir saha işgal eden devletin bütün ağırlığı ve müdafaası Türkün omuzlarına yükletilmiş. Hıristiyan azınlıklar ise, yalnız kendi çıkarlarını sağlamakla kalmıyorlar, komşu ve aynı ırktaki devletlerle birleşmek için fırsat kaçırmak istemiyorlar. Geriye kalan Türkler ve Araplar, ayrı ayrı devletlerin sömürgeleri haline getirilecek, Türkten başka olan unsurlar, düşman devletlerinin tarafını tutacaklar. Şu halde devlet gövdesinin çökmesiyle hasıl olacak enkazın altında ezilip perişan olmak mı, yoksa çoğunluğu Türk olan millî bir sınıra çekilerek burasını mı savunmak daha doğru ve hayırlı olacak Ben, selâmeti ikinci fikrin tatbik edilmesinde görüyorum. "Mustafa Kemal'in bu sözlerinden çıkan mâna şu idi: Osmanlı İmparatorluğu'nun tasfiyesi işi, Türkün aleyhinde olarak düşmanlarımıza bırakılmamalıdır. Bir ihtilâl sonrasında iş başına geleceği anlaşılan Meşrutiyetçilerin kuracağı idare, cesur bir kararla tasfiye işini kendisi yapmalıdır. Selâmet yolu budur. "Peki, bu tasfiye işini nasıl yapmalıydı Mustafa Kemal şöyle düşünüyordu: "Rumeli'de Doğu ve Batı Trakya bizde kalacak, Edirne'nin kuzey hudutları Bulgaristan aleyhine düzeltilecek, Arnavutluk, Avusturya-Macaristan, Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan Osmanlı başkanlığında İstanbul'da toplanacak bir konferansta milliyet çoğunluğu prensipine dayanılarak Osmanlı Rumeli kıtasının Doğu ve Batı Trakya'dan başka kısımları yukarıda adları geçen devletlere bırakılacaktı. Arnavutluk bağımsız olacak, Bosna-Hersek Sırbistan'la Avusturya-Macaristan arasında âdilâne bir surette taksim edilecekti. Anadolu sahillerine yakın olan adalar yeni Türkiye devletinde kalacak, diğerleri Yunanistan'a verilecekti. Güney hudutlarımız Hatay, Halep ve Musul vilâyetlerini içine alacak, diğerleri Araplara terkedilecekti. Anadolu'nun doğu ve doğu kuzeyinde bir değişiklik olmıyacaktı. Yeni Türkiye içinde kalacak olan Rum, Bulgar ve Sırp azınlıkları dışarıda kalan Türklerle mübadele edilecekti... "-Biliyorum, diyordu. İleriyi görmek istemiyenler, İmparatorluktan toprak fedakârlığı yapılmasını hoş karşılamıyacaklar; hattâ bizi ihanetle itham edecekler olacaktır. Biz, buna rağmen, görüşlerimizin Meşrutiyet sonrası için bir program haline getirilmesini sağlamalı ve onu gerek Merkez-i Umumî'de ve gerekse arkadaşlar arasında şiddetle müdafaa etmeliyiz." (Ali Fuat Cebesoy, Sınıf Arkadaşım Atatürk, İstanbul: İnkılâp ve Aka Kitabevleri, 1981, 2. baskı ilk baskı: 1967-, ss. 114, 116-117) (https:twitter.combirvakitler1status1104033472669274113) (7.2.2023) Burada, iki kızıyle berâber görülen Hahambaşı Haim Moşe Becerano (Bejarano; Eski Zağra, Bulgaristan, 1846 İstanbul, 3.8.1931), Mustafa Kemâl'in gencliğinden îtibâren onun çok yakın bir ahbâbıydı... Başlıca dâvâsı Siyonizm olan Bene Berit Farmasonluğunun, umûmiyetle- bütün hahambaşılar gibi o da faâl bir müntesibi idi. Theodor Herzl'in Siyonist hareketine zemîn hazırlıyan Hovevei Zion (Siyon Âşıkları) teşkîlâtının müessislerinden biri olan ve Siyonist hareketinin Theodor Herzl, Max Nordau ve Ben-Yehuda gibi liderleriyle muntazaman mektublaşan Becerano, Celâl Nûrî'nin İleri gazetesinin 14 Teşrînievvel 1922 târihli nüshasında neşredilen mülâkâtında: "- Gelelim Gâzî Paşamıza... Biliyorsunuz o hepimizin Gâzî Paşasıdır. Gâzî Paşa ile bizim huk?kumuz pek eskidir ve ben onun samîmî bir dostu olmak şerefine mâlikim. Edirne'de iken evimize yirmi def'adan ziyâde gelmiştir..." diyordu... Nitekim, "Büyük Şef"le yakın dostluğunu bilen (Cumhuriyet'ten Vakt'e kadar) bütün Kemalist matbûât, onun vefât ve cenâze haberlerine geniş yer vermişti... (Tafsîlât için Yeni Söz, 25-28.8.202222-25'e mürâcaat) Kemalist ekip, hep aynı dâvâdaydı Yine evvelce de îzâh ettiğimiz gibi, Mustafa Kemâl, Mustafa İsmet (İnönü), Ali Fethi (Okyar) ve Ali Fuad (Erden) aynı zihniyette, aynı dâvâya inanmış dört arkadaştı. Dâvânın esâsı da, Osmanlı İmparatorluğu'nu tasfiye etmek ve yerine, Anadolu topraklarıyle mahdûd, Laik bir Devlet kurmaktı. Bu ekipe mensûb (bilâhare Orgeneral) Ali Fuad Erden'in kaleminden okuyoruz: "Ali Fethi ile Ramazan gecesi Şehzadebaşı'nda bir çaycıda otururken beyaz keçe külah giymiş vatandaşlar caddeden geçtiler. Avusturya-Macaristan Bosna ve Hersek'i almıştı. Fes Avusturya ürünlerinden olduğu için bu vatandaşlar fese karşı gösteri yapıyorlardı. "Ali Fethi bu manzara karşısında dedi ki: '- Şu hale bakınız! Bosna-Hersek bizim mi idi Doğu Rumeli, Girit, Mısır bizim midirler Kıbrıs, Aden, Hadramut, Elhasa, Umman, Maskat, Kuveyt, Bahreyn bizim midirler Bütün bu yerler, Osmanlı ülkesi haritasında