Ünal Bolat

Türkiye

Herkes gülme krizine girmişti!

Bir uğultu koptu ve biri öfkeyle "Allah senin belanı vermesin e mi! Ödümüzü patlattın!" demez mi!.. Acemi pazarlamacılığımla ilgili hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Okul Müdürü Mustafa Bey önde ve bütün öğretmenler arkada beni öğretmenler odasına aldılar. Büyükçe bir masanın etrafında hep beraber oturduk. Okulun müdürü bana dönerek

Herkes şaşkın, bize bakıyordu!

"Onlar gitti, ben ise ortada kaldım. Sağa sola bakınırken az ileride bir okulu gördüm..." Acemi pazarlamacılığımla ilgili hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Ben de biraz sıkılarak, utangaç bir yüz ifadesiyle, "Abi ben de ansiklopedi pazarlıyorum" der demez, "Öyle mi Hangi yayını pazarlıyorsun" diye sordu. "Rehber Ansiklopedisi" deyinc

Aslında mağazadan kovulmuştum!..

"Üzgün mahcup bir şekilde mağazadan dışarı çıktım. Aslında mağazadan kovulmuştum." Acemi pazarlamacılığımla ilgili hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum. Yıl 1986 Mevsim hazan Aylardan ekim Sabahleyin kalktım, lüks bir mağazaya gittim. Çok şık, güzel, pahalı bir takım elbise, gömlek kravat ayakkabı ve aynı renkten kemer aldım eve geldim. Han

"Domates biber patlıcan..."

"Ansiklopedi pazarlaması yap. Türkiye gazetesi 18 ciltlik rehber Ansiklopedisi veriyor..." Askerlik görevimi 18 ay er olarak Keşan'da yaptım. 1983 yılında şubat ayında tezkeremi aldım Manisa'ya döndüm. İki yıl kadar çiftçilik yaptıktan sonra memurluk imtihanlarına girdim en yüksek puanla birinci olarak kazandım. Manisa İl Sağlık Müdürlüğü bünyesin

Bir babaya böyle denir mi

"Sana ben bakıyorum tüm varlığın ben ve evlatlarımın hakkı. Kapı dışındakileri evlat sayma!.." Bazen hatıralar hatıra geliyor. Duygular coşuyor, coştukça bu konuyu içeride hapsetmek ıstırap oluyor Umulur ki duygularımız hoş görüle Bize karşı nankörlükler olacaktır elbet. Asıl marifet alıngan davranıp kendimize acıyıp sefil duruma düşmemek ve bir

"Ben de sizi bekliyordum!.."

Bizi afallamış gören dükkân sahibi "siz Türkiye gazetesinden gelmiyor musunuz" dedi... Geçen yaz, bir cumartesi günü gönüllü olarak çıktığımız Türkiye gazetesi abone çalışması için Fatih'e gitmiştik. Önce gazete bürosunda kahvaltı yaptık. Sonra her zamanki gibi ikili gruplara ayrılıp bize gösterilen bölgede Murat adlı bir abiyle işe koyulduk. Bir

"Annen burada mı"

"Hocam, annemin raporunu yeniletmek istiyorduk. Acaba bize yardımcı olabilir misiniz" Üç hasta üç doktor ile ilgili yaşadıklarımı anlatmaya bugün de devam ediyorum Bu hatıram da yaşlı anneme almak istediğim yine bir sağlık raporu sebebiyle karşılaştığım hekim hanımla ilgili Bu defa da yaşlı annemin önceden var olan raporunun yenilenmesi için hasta

"Test raporu alıp getirin!.."

"Sevinerek içeri girdik Doktor Bey masasında yine bilgisayarında bir şeylere bakıyordu..." Üç hasta üç doktor ile ilgili yaşadıklarımı anlatmaya bugün de devam ediyorum Hastalığımızın ne olduğunu ağız ucuyla sordu. "İşitme kaybı" var diye söyleyince de "test raporu alıp getirin" dedi. Çıktık dışarıya Sorduk "test raporu nereden nasıl alınıyor" diy

"Ciğerlerim çok ağrıyor!.."

"Çok şükür şimdi iyileşmeye başladın Ciğerlerinin ağrıdığını söyleyecek hâle geldin" Üç hasta üç doktor ile ilgili yaşadıklarımı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Ama onlar da beni tanımadığı hâlde her biri kendi öz hastasına bakar gibi hanımla ilgileniyorlardı. Sadece hanımla değil elbette diğer bütün hastalara da kendi yakınları gibi ilgileni

"Kiminiz kimseniz var mı.."

Bu arada yeni baştan "ona bakalım, buna bakalım" derken zaman kaybolacak... Bir haftalığına çocuklarımın yanına Manisa'ya gitmiştim. Orada iken de hanımla telefonla görüşüyordum. Biraz soğuk algınlığı olduğundan söz ediyor, ben de "aman dikkat et" diyordum. Çünkü çocukluğunda da bir iki defa zatürre geçirmiş olduğundan her seferinde "zatürre olurs