Ömer Erdem

Karar

Fikirler, düşler ve ötesi…

Bir fikre bağlanmak bir düşün peşinden gitmek sonra da ideallerin şafağına ram olmak çekici gelmiyor bugünün insanına. Hemen her şeyin sonucunu görmeden kar zarar hesabına girişmeden hatta kazancı sabitlemeden adanacak bir meselesi olmaması günümüzde kişinin kendisine biçtiği rol ile de ilgili. Bugünün insanından kasıt özellikle ve çoklukla yeni ye

Kasımpatı saltanatı…

Bizim kasımpatı bu yıl uyanmadı. Umutla beklemiştim. Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca sektirmeden geri gelmiş bütün saltanatıyla balkona yayılmıştı. Ben onların sürprizlisini severim. Daha gözleri yumuk yumuk, hangi renge duracağı kestirilemezken tahminle seçerim. Bir duygu ve niyet akışı gelir gider aramızda. Doğrudan güneş almayan bir köşeye koydukt

Adalet, refah ve ölçü...

Dileyen başlığı hukuk, gelişme ve düzen, dileyen hak, eşitlik ve ahlak hatta hukuk, iktisat ve eşitlik diye de değiştirebilir. Adalet bir ülkü değil sadece geçerli ve yaygın bir gerçekliğe bürünmedikçe ne ekonomik gelişmeden ne de onun ahlakından söz edilebilir. Adalet ana ilkedir ve refahın hukukiliği kadar ahlakiliğini de belirleyen temel olmak d

Olmayan nedir bunca olup biten arasında

Söz her yerde, alabildiğine, tıka basa, ekranlarda, radyolarda, çarşı pazarda, sokakta, tren garlarında, uçak anonslarında, dersliklerde, mahkeme ve hastanelerde. Telkin eder gibi buyurur gibi çağırır gibi öldürür gibi uyarır gibi…Sanki hiç sahibi yokmuş yere düşüp kırılacak olsa, şıngırtısı kulak tırmalasa, dokunduğu kalp yara alsa, verdiği bilgi

Lakin ama fakat şöyle ki!

Bütün dünyada pop kültürün yıkımlarını yaşıyoruz. Kapitalizm ve ona eş mesleklerin icadı pop kültür esasında üretmeye ve onu fütursuzca pazarlamaya dayanır. Politikadan kültür sanata, şehircilikten gündelik yaşama değin bir yığın saçaklanma gösteren pop kültür, popülist politikacılar, güdümlü medyacılar, sanatçılar, din adamları ve asıl vahimi günl

Diyarbakır ve Savur'dan serpintiler…

Geçen hafta sonunu Diyarbakır'da geçirdim. Şehirlerin kendisine has çekimi vardır fakat her gittiğimde Diyarbakır başka bir çehresiyle gözükmüştür bana. Son kırk yılın Türk- Kürt gerilimi sadece yüzlere değil köşelere, sur burçlarına hatta havada dolaşan seslere bile siniyordu. Böyle olunca çehre güzelliğini tam gösteremiyor hatta panikle sükunet a

Yetmiş bin, 70.000! Yazı ve rakamla değil sadece... Ötesi...

Barışı kim istemez Kimin yüreği savaş savaş diye atar Hem nerede görülmüş herhangi bir savaşın insana rahat getirdiği Hangi savunma amacı dışındaki savaş haklı ve farklı olabilirVarsa bir hüner bir toplumu savaştan beri tutmaktır. Hele çağımızda klasik karakteri hepten kaybolmuştur harp etmenin. Silahlar, cepheler değişmiş haklıyı haksızdan ayıraca

Amaçsızlıktan açık amaca*

Sohbetlerimiz asla bir amaç doğrultusunda gerçekleşmedi' diye yazar Borges, Diyaloglar 1 için yazdığı sunuşta. Böylece, gerçek bir yazı adamına, söz sahibine yazıdan, düşünceden, özgünlük ve özgürlükten öte bir erek olmadığını da vurgulamış sayılır. Edebiyat, salt edebiyat her daim merkezdedir Borges için. O. Ferrari, 'Borgesle diyalog, edebiyatın

Esersizlerin gürültüsü

Kendimi tutamayıp kavak ağaçlarını misal verecektim onları tasvir için geri durdum. Tamam dedim meyve vermez kavaklar, baharda yazda, güzde kışta hışırdayıp durmakta üstlerine yoktur ama unutma kehribar sarısını altın varaklar halinden kim daha güzel saçabilir toprağa Baharın duru yeşiliyle gelen yaşam iştiyakını ve güzün içli vedasını üstündeki ka

İnsanın gücü hakikatin gücü…

Hak, hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük, kardeşlik gibi onlarca kavram ayaklar altında daha bir ezildi 21.yy'ın başlamasıyla. Oysa onlar adına ne savaşlar verilmiş ne emekler harcanmış ne hayatlar feda edilmişti. Kapitalizmin doğuşundaki adaletsizlik ve insan iten maya 21.yy'da bir büyük varlık sorununa dönüştü. İdealize ettiği ve kapladığı alanı dol