Gürcan Bilgiç

Sabah

Final gibi...

Jorge Jesus iki haftadır yorgunluk ve sakatlık sınırlarından bahsetmesine rağmen, perşembe takımıyla fazla oynamadı. Kadıköy'ün atmosferine güvendi ya da Sivasspor'un da kendileri gibi yıpranarak oynayacağını düşündü. Başlardaki tempo, arka arkaya şutlar, taraftarın oyuna hemen girmesi, önceki maçları hatırlattı. "Sıkıntı yok" diye düşündük. Bu kez

Eski kurt!

Jesus tam bir "eski kurt" olduğunu gösterdi. Lucescu ile aralarındaki rekabeti daha önceki üç maçta hissetmiştik. "30 faul" çıkışına, Rumen hoca elediği maç sonrasında, "Faulleri saydılar mı yine" diye cevap vermişti. Bu maç öncesinde de rotasyondan, ligin önemli olduğundan bahsederek, "Ben kazanırım kardeşim" raconunu kesen bir on bir açıkladı. So

Ustaların gecesi

Bu sefer istekli önde baskı veya amansız orta saha presinden bahsetmeden yorumlayacağız Fenerbahçe'yi... Ustalarını devreye sokarak problemleri çabuk çözdü. Ve yine klasik "sakarlıklarını" göstererek de golleri yedi. Önemli ve başarılı maçlar sonrasındaki durgunluk üstlerindeydi. Maç öncesinde Jesus da durumun altını çizdi. "Çok koştuk, iki gün boy

Kahramanlar

Rennes takımının oynadığı oyuna, hıza, pas kalitesine bakınca ilk yarının skoruna, "Neden" diye sorma hakkı elinizden gidiyor. Üçüncü bölge baskısını mükemmel yaptıkları gibi, baskıyı yediklerinde de "mükemmel" çıktılar. Fenerbahçe'nin en güçlü tarafı bir anda açığa düştü; hücum presi. Üç golün şoku, maça büyük hırsla gelenleri de takım gibi şaşkın

Helal olsun

Ligin zirve mücadelesinin, tam bir bilek güreşine döndüğü, tadından yenmeyecek bir maç izledik. Pozisyon sayısının az olduğuna bakmayın, zaten iki takımın kurgusu da tedbirleri aşmak üzerineydi. Maç boyunca ikililer izledik. Deniz Türüç; Crespo'nun, Hasan Ali; İrfan Can'ın, Serdar Gürler; Ferdi'nin, Gustavo Henrique; Okaka'nın ikizleriydi. Görev em

Ligin gizli lideri

Korakor, dişe diş bir maç izledik... Ankaragücü, Fenerbahçe'nin bütün oyun düzenini bozan, müthiş bir direnç gösterdi. Rakibi sahasında karşıladı, temaslı oynadı, pas yaptırtmadı, enerjilerini hiç eksiltmeden kontrolü vermediler. Fenerbahçe'nin de mazeretleri var. Belki de sezonun en verimsiz-temposuz maçını oynadılar. Klasik tabirle, "Yürüyecek ha

Kontrol altında

Pedro'nun golüyle maçın zorluk derecesi "Bir aksilik olmazsa" formatına geliverdi. Oyuna da topa da hükmediyordu Fenerbahçe. Tribünleri susturup, rakibi de sonucu kabul eder kıvama getirdiler. Elbette her şey iyi giderken bir tersliğin olması lazım. Hikâyeye heyecan katma görevi yine kaptan Altay'a düştü. İkinci yarı başlamış, tansiyon dibe çekilir

Normal ve enteresan

Milli maçlar sonrasında Beşiktaş deplasmanında yelken ayarları konusunda sıkıntı yaşadı Fenerbahçe. Sonrasında Larnaca ile başlayan süreçte rüzgârı doğru kullanarak müthiş bir maç yaptı. Kadıköy 18 gün sonra ağırladı sevgililerini o gün. Ve Karagümrük maçında yakalanan tempo ile devam ettiler. Dört gol attılar ki, Fenerbahçe'nin kadro - oyun gücüne

Çekilin yoldan

Tribünlerin sıcaklığı ile birlikte maçın havası da kendine geldi. Normalde "altı rotasyona rağmen" dememiz lazım ama "rotasyon" oyuncuları maçın kahramanı olarak alkışların efendisi oldular. İlk yarı bittiğinde kaçan pozisyonları veya Batshuayi'nin golünü yazmak var ama detayda 300'e yakın pas var. Maçı sadece tek yönlü yapmadı İsmail Yüksek-Crespo

Umutlar taze kaldı

Fenerbahçe'nin sezon iradesi ilk dakikadan itibaren devreye girdi. Saha, seyirci veya rakip takımın kim olduğuna bakmadan kendi oyunlarını kabul ettirdiler. Dolmabahçe'de öyle bir ilk yarı geçti ki, Beşiktaş değil kaleye gelmek, sürekli ofsayt tuzağına düşen acemilerden oluşuyordu. İşin ofansif tarafında ise olabildiğince taç çizgilerine taşımak is