Final gibi...

Jorge Jesus iki haftadır yorgunluk ve sakatlık sınırlarından bahsetmesine rağmen, perşembe takımıyla fazla oynamadı. Kadıköy'ün atmosferine güvendi ya da Sivasspor'un da kendileri gibi yıpranarak oynayacağını düşündü. Başlardaki tempo, arka arkaya şutlar, taraftarın oyuna hemen girmesi, önceki maçları hatırlattı. "Sıkıntı yok" diye düşündük. Bu kez Sivas takımı tecrübesini konuşturdu. Tempoyu düşürmek için ağırdan aldılar. Orta sahayı pas ile geçmeye başladılar. Oyun bir anda iki tarafa da döndü. Ama planı uygulayan Fenerbahçe değildi. Bir anda iyi oynamak değil, kazanmak "formül" oldu. Rakiplerin puan kaybettiği haftada, tribünler gol için sabırsızlanmaya başladı. Saha gerildi. Kimsenin pes etmeye niyeti yoktu. Dişe diş bir mücadele başladı. Hakemle de rakiple de uğraşıyorlardı. Batshuayi'nin iki sarı karttan atılması tam bir şok getirdi aslında. Hemen arkasından penaltı ve Valencia'nın soğukkanlı vuruşu geldi. Her şey "çok zor" olacakken, Rıza Çalımbay baskıyı hissetti ve üç ofansif hamle yaptı. İki teknik adam da sarı kartlı oyuncularını çağırıyordu yanına. Bir anda final tadına gelen maçta,