Ayşe Sucu

Sözcü

İstanbul üzerine: Deprem ve yapılması gerekenler

TÜİK'in adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre 31.12.2022 itibarıyla İstanbul'un nüfusu 15 milyon 908 bin kişi olmuştur. Geçici koruma statüsüyle ülkede bulunan Suriyeliler bu nüfusa dâhil değildir. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı'nın resmi verilerine göre İstanbul'daki geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin sayısı 537bin kişidir.Küçü

İtibardan tasarruf olur!

Geçen hafta "TEK YÜREK" yardım kampanyası ile afet bölgelerimiz için tam 115 milyar 146 milyon 528 bin TL yardım toplandı. Allah, Türk Milleti'nden razı olsun; anneler-babalar çocukları için biriktirdiklerini, çocuklar kumbaralarını bağışladı. Millet olma bilinci adına hayırlı bir organizasyondu.Diğer taraftan miktarın yaklaşık 80 milyar TL'si kamu

İkinci yüzyılın Türk nesline

Diyanet'te görev yaptığım yıllarda ve sonrasında pek çok ülke gezdim. İlk yurt dışına çıkışım seksenlerin sonlarındaki Almanya seyahatimdi. Konferans için şehirler arası yola çıktık. Araba arızalandı. Bir tamirhaneye girildi, yaptırıldı ve yola devam ettik. Farklı yerlere girmediniz, sorup-soruşturmadınız, pazarlık yapmadınız, dedim. Gerek görmeyiz

Bir dönemin aklını-algısını Tanrı'nın nihai düzeyi olarak görme cehaleti!

Eski dünya düşünme biçimlerinin argümantasyonları ile günümüz düşünme biçimlerinin argümantasyonları farklıdır. Tanrısal düşünme biçimi, Neoletik çağ olarak kabul edilen (M.Ö. son on binli yıllar) döneme aittir. Sümerler, Babiller, Akadlar bu dönemin uygarlıklarıdır. Çok Tanrıcılık ve kuşaktan kuşağa geçen mitler Antik Mısır için de geçerlidir; Fir

Tüketim çılgınlığı ve gösteriş sendromu!

İnsan "insan olmayı" unutursa, sûretlere, biçimlere, mekânlara ram olur. Bedenini de ruhunu da "şeylere" teslim eder; daha açık ifadeyle giydiği elbisenin, bulunmak istediği mekânın, kullandığı eşyanın değeriyle (!) kendisine değer biçer. Dindarlığı cübbede, örtüde, sakalda, yapılan ibadetlerin sayısında; seçkinliği ise markada, takıda, ihtişamda,

İnsan Tanrı'dan ziyade mucizeler arar

Her dini öğreti, çağının kültürel kodlarını beraberinde taşır. Bu da dinin doğru anlaşılmasının önünde engel teşkil eder. Gerçek münevverler, zamanlarını dikkate alarak dini düşüncenin yeniden inşasına yönelik eserler vermişlerdir. Atatürk'e hayranlığıyla tanıdığımız Prof. Dr. Muhammed İkbal de bu isimlerdendir; yazdığı eserine "İslam Düşüncesinin

Akla mantığa Kur'an'a aykırı rivayetler

Varlık içinde her şey evrimsel süreçlere tabidir. "Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" sözü, değişimi anlatan en iyi cümledir. Bu değişimden ahlaki yargılarımız da payını alır. İnsanlık bilimsel, toplumsal ve siyasal konularda gelişme kaydettikçe, insana ve hayata bakışını değiştirmek zorunda kalmıştır; daha yüz yıl öncesine kadar köleliği har

Ulema öfkeli sorumlu arıyor!

Geçen hafta Ankara Müftüsü'nün katıldığı hafızlık icazet töreninde yaptığı konuşmadan bir bölümü ayniyle aktarayım:"Kimse bizim neslimizin, bizim cami cemaatimizin ve gençliğimizin itikadını, imanını bozamayacaktır. O bazı insanların zaman zaman ortaya çıkıp, alimlerimizi itibarsızlaştırmak, sünneti yok saymak, hatta biraz daha ileri giderek Kur'an

Kendi ahlakıyla bir millet ölür, yahut yaşar

Medeniyetlerin doğuş, yükseliş ve bitişe geçiş süreçlerinin tahlilleri insanlığa çok şey söyler. Başlangıç evresinde, yürürlükte olan kokuşmuş yapılarla (ekonomik-siyasi-kültürel) mücadele ederek yükselen dünya görüşleri, bugünle yarın arasında bağlantı kurma yeteneklerini kaybettikçe kendilerini tekrar etmeye başlarlar. En nihayetinde insanlığın s

Müslüman karakteri diye bir şey var mı (2)

Nefsin emredici gücünü iyiliğe motive etmek kolay değildir. Hele Kur'an'ın ifadesiyle, nefsi, Tanrı'nın rızasına uygun hale getirmek (Fecr28) yüksek bir azmi taşımakla mümkün olur. İslam düşüncesindeki nefs kavramının mertebelerini (ayrı bir yazı konusu), kişilik oluşumunun merhaleleri olarak düşünmek yanlış olmaz. Daha çok tasavvufi öğretiler tara