Ayşe Böhürler

Yeni Şafak

Türklerin Kayserili Papa ile imtihanı

Sizi bilmem ama benim tarihi romanlarla tanışıklığım çocukluğuma kadar gider. O romanlarda en çok işlenen konulardan birisi Türklerle Hristiyanlar arasındaki çatışmalardır. Her hikâyede en çok sevdiğim bölüm Türk erkeklerinin gönüllerini kaptırıp evlendikleri Hristiyan kadınların anlatıldığı kısımdır. Bu kadınlar ilk başta dinlerinde diretirler ve

Ne yapmalı

En sevdiğim mekânlar içinde birinci sırayı her zaman kütüphaneler ya da kitap dolu salonlar alır. Böyle mekânlar, konferans salonlarından çok daha cazip gelir. Kürsülerin, sahnelerin olduğu salonları fazlasıyla kurumsal, mesafeli, tek taraflı iletişim imkânlarıyla zamanın ruhuna da uygun bulmuyorum. Bu salonlar kitle iletişim araçlarının popüler ol

"Türkiye'den sevgilerle. C"

James Bond'un bazı bölümleri, gerçek MI6 ajanlarından ilham almış olabilir. Sean Connery'nin dalgıç elbisesinin altından çıkan smokiniyle maceraya devam etmesi gerçekten yaşanmış bir olay. MI6'nın Hollandalı ajanı Peter Tazelaar, Lahey'in Scheveningen bölgesinden denize çıkıp rıhtım gazinosunda eğlenceye karışmıştı. İstanbul İstasyonu da bir zamanl

İnsansızlaşmak…

Ernest Hemingway'in "Çanlar Kimin İçin Çalıyor" romanı ikinci dünya savaşı öncesinde savaşın, faşizmin acımasızlığının ortasında "insan olmanın" önemini bize bugün de anlatmaya devam eder. Bu nedenle bugün yaşananların edebiyata, sinemaya aktarılması büyük önem taşıyor. Sanatın, edebiyatın, sinemanın ışığı insanı korur, acımasızlığı gelecek nesille

ESKİ SOLCULAR -2- Huzursuzluğun inkârcılığındandır

Ayşe Şasa, Marksist bir entelektüeldir. Bir senaryo yazarıdır. Batılı bir terbiyede Macar Yahudisi ve Alman iki dadı, çocukluğunu şekillendirir. Dine dair hayatındaki tek şey anneannesi ile 7 yaşındayken camide kıldığı iki rekât namazdır. Marksizm, sunduğu adalet programıyla onu cezbetmiştir. "Marksizmin kapitalizme sunduğu eleştiri o dönemde ulaşa

Eski solcular -1-: İki dünyanın hâl tercümanları

Geçen hafta eski komünistler ve onların ikinci el zamanları üzerine yazarken, Marksizm'den Müslümanca bir dünya görüşüne geçiş yapmış isimleri de yazmalıyız derken böyle bir yazı çıktı ortaya. İsmet Özel ilklerden birisidir. Sonradan gelen birçok kişiye de ilham kaynağı olur. 12 Mart darbesi sonrasında "komünist şair" iken, "Müslüman şair" olan İsm

Kulağa kar suyu kaçırmak

Batılılar bunu çok iyi yapıyor ve kamuoyu nezdinde bir konuyu iyisiyle kötüsüyle tartıştırmayı stratejinin önemli bir parçası haline getiriyorlar. Bu konuda son zamanlarda dikkatimi çeken üç konuyu sizinle paylaşmak istiyorum. Bunlardan birisi Müslüman Kardeşler ile ilgili. Bu konu aylardır Amerikan medyasından Suud, Mısır, İsrail medyasına her yer

Yeni bir sayfa açılırken…

Geçen haftalarda MİT, arşivinden çıkartarak yayınladığı karakalem bir Nazım Hikmet portresini "Özel Koleksiyon" başlığı ile kamuoyu ile paylaştı. Portre, 1950 yılında yapılmış ve pek çok araştırmacının ortak tahmini ile bir sosyalist olan Nazım Hikmet hayranı Rasih Güran'a aitti. Muhsin Kızılkaya'nın bu resimden yola çıkarak Rasim Güran'ın hayatını

Yas'ın ve umudun sesleri…

İşgal edilen coğrafyaların şarkıları, ağıtları kısadır. Beş-altı dakikaya hayat sığar. Kerkük türküleri de öyledir, göç türküleri de sürgün gurbet şarkıları da.Geçmişten gelen bu sesler bugün de yüreğimizi sızlatır. Günümüzde yaşanan acıları gelecek nesillere en iyi anlatacak olanlar da yine sanatçılar. Günümüzde de sayıları giderek azalsa da böyle

İstihbarat raporları

Geçen haftalarda Arap medyasında çıkan; Usame Seraya isimli bir gazetecinin "İhvan, Gazze meselesini kullanarak Mısır'ı İsrail'le savaşa sürüklemek istiyor" başlığı ve aynı konuya değinen gazeteci Abdülcelil Messaî'nin "Örgütün kampanyaları sistematik" diyen yazı özetleri dikkatimi çekti. Dikkatimi çekme sebebi "Müslüman Kardeşler"e ilişkin devam e