Devletlerden çok daha büyük bütçeleri yöneten teknoloji şirketleri dev yığışımlara dönüştüler. Artık devletlerin yasalarıyla, kurallarıyla uğraşmak istemiyorlar. Kendilerini kendi yasalarını koyacak güçte hissediyorlar. Kâr maksimizasyonu dışında hiçbir etik, ahlâkî kaygıları yok. İletişim teknolojileriyle her şeyi aşıp bireye sızma kapasitesiyle sınırların anlamsız olduğu bir dünyaya hükmediyorlar. Ve suç çetelerinden kötü niyetli kişilere kadar herkes için elverişli ortamlarını "özgürlük" maskesiyle kolayca kamufle ediyorlar. Zihinlerine girdikleri çocuklar ömür boyu onların sunduğu pek çok şeyin müşterisi oluyor. Alıcı garantisi de böyle sağlanıyor. Tekno-kapitalizmin dizginlenemez dünyasında birey kendini nasıl koruyacak, devletler hangi önlemleri alacak Bu yeni dönemin önündeki en önemli soru olarak duruyor. Teknoloji şirketlerinin sosyal medya platformlarının özgür düşünce kılıfıyla binbir zehrin akıtıldığı, gerçeklerin gizlendiği, parayı bastıranın kendi gerçeğini dayattığı, toplumları manipüle ettiği bir dünyanın çığırtkanları da ne yazık ki içimizden birileri Çin, Rusya gibi ülkeler yerli sermayeyle kurulmayan platformlara kapılarını daha önce kapattı. Çin siber seddini "Çin'in Büyük Ateş Duvarı" olarak isimlendirdi. Çin'de Google'ın millî ve yerli alternatifi Baidu. WeChat ise adeta "her şeyin uygulaması": Uygulamanın içinde mesajlaşma, sesli ve videolu görüşme, sosyal paylaşım, yemek siparişi verme, oyun oynama ve hatta çöpçatanlık hizmetleri bile yer alıyor. Çin, Batı için ayrı, kendi toplumu için ayrı yazılımlar üretti. TikTok Çin'de kullanılmayan Çin kaynaklı bir sosyal medya uygulaması. Bu ülkeler Batılı teknoloji devlerinin tutsağı olmak istemiyorlar. En vahimi tabii ki WhatsApp başta olmak üzere teknoloji devlerinin İsrail'e verdiği her tür desteğin Gazze'deki katliamlara attığı imza.Sosyal medya, Batı'nın kendi içindeki çekişmelerin de tarafı haline geliyor ve bu konudaki çifte standartlar artık gizlenemiyor. Mesela İngiltere'de ne zaman ki göçmen karşıtı ırkçı sokak hareketleri çığırından çıktı, sosyal medya şirketlerinin kontrol edilmesinden söz edilmeye başlandı. Daha bir ay önce Kayseri olaylarında gözlemlenen sosyal medya etkisinden söz edilince tepki gösterenler, sekiz gün süren Instagram erişim engeline karşı bas bas bağıranlar -ki bu koroya maalesef muhalefet de her rengiyle dâhil oldu-, İngiltere Başbakanı Keir Starmer'in sosyal medya şirketlerine uyarıları karşısında ses vermediler. Daha önce hükümete ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a demediğini bırakmayanlar İngiltere Başbakanı'nın söylediklerini duymadılar. Konunun "özgürlüklerin kısıtlanması" değil, "sınır nöbeti" olduğunu umarım anlarlar. İngiltere'deki olayları kısaca özetleyeyim: Southport'ta başlayan, Kayseri olaylarına benzer şekilde sosyal medya üzerinden organize edilen olaylar bir türlü durulmadı. Gösteriler başka şehirlere yayılmaya başlayınca hükümet olayları kışkırtan sosyal medya platformlarının kontrol edilmesinden ve kısıtlanmasından söz etmeye başladı. Arap Baharı, Gezi olayları, 2011'deki "İşgal Et" gibi hareketlerde "kullanışlı bir araç" olan sosyal medya söz konusu İngiltere olunca bizzat Başbakan'ı tarafından tehlikeli bulundu. Starmer, Elon Musk'ı İngiltere'nin içişlerine karışmakla suçladı ve gerekeni yapacağını söyledi. Starmer sosyal medyanın sokak isyanlarındaki "turbo etki"sine vurgu yapıyor, sosyal medya platformlarının sorumluluklarını yerine getirmediğini ve kontrol edilmeleri gerektiğini savunuyor. Onun açıklamalarını okuyunca "Aman Allah'ım!" dedim, Cumhurbaşkanımız söyleseydi totaliterlikten başlanır, faşizmden çıkılırdı. Konu İngiltere Başbakanı olunca Amerikan medyası da destek vermiş, New York Times (NYT) hemen bir yazı kaleme almış. Liberal Demokrat Parti Sözcüsü Christine Jardine de Starmer'i desteklemiş; "Sosyal medya devleri platformdaki kriminal aktiviteyi engellemeleri için hesaba çekilmeli" diye bir açıklama yapmış. NYT'nin yer verdiği YouGov anketine göre halkın üçte ikisi sosyal medya şirketlerini suça teşvik eden içeriklerden sorumlu tutuyor, yüzde 70'i sosyal medya şirketlerinin yeterince kontrol edilmediğini savunuyor. Londra Belediye Başkanı Sadıq Khan da online güvenlik kanununun yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini söylüyor. CNN de imdada yetişmiş; "Sosyal medya gerçek zarara yol açabilir, her şey daha kötüye gidiyor" diye haber yapmış Cüneyt Özdemir'den
İnsansızlaşmak…
18-10-2025
0
ESKİ SOLCULAR -2- Huzursuzluğun inkârcılığındandır
19-09-2025
34
Eski solcular -1-: İki dünyanın hâl tercümanları
17-09-2025
32
Kulağa kar suyu kaçırmak
11-09-2025
32
Yeni bir sayfa açılırken…
28-08-2025
0
Ötekine yapması gerekeni söyleme alışkanlığı
06-07-2024
229
Barışın kurmayları
01-06-2024
225
Şeydâ bir Türk milliyetçisi olarak Atatürk
27-07-2024
221
Siyasette zorlama yorumlar
22-06-2024
217
Cumhuriyet'in fikrî arka planı
26-07-2024
200
