Yetenekli Kalemler

Türkiye

Bir tatlı huzurun peşinde

Modern hayatın ritmi hızlandıkça insan yavaş yavaş kendinden uzaklaşıyor. Kalabalıkların içinde yalnız, imkânların ortasında yorgun, imkânlara rağmen huzursuz… Herkes daha çok şeye sahip olmanın hayalini kuruyor ama çok az kişi gerçekten huzurlu. Çünkü huzur, elde ettiklerimizde değil; vazgeçebildiklerimizde gizlidir. İnsan bazen bir adım geri çeki

Onurlu ve güvenli bir nesil

Muhafazasını hedeflediğimiz değerlerden biri de neslin korunması olmalıdır. Nesli korumak ve devam ettirmek çocukları sağlıklı ve uygun şartlarda bakıp büyütmek daha da önemlisi onlara nitelikli bir eğitim vermekle mümkün olacaktır.Çocuğun hayata hazırlanması, ihtiyaç duyduğu insani ve ahlaki erdemleri kazanması, dinîve sosyal yükümlülüklerini öğre

Geç yaşta öğretmenliğe başlamak

Hayat bazen kulağımıza sessizce fısıldar: "Geç kaldın!" Oysa bazı kararlar vardır ki, takvime göre geç ama kalbe göre tam vaktindedir. Benim için öğretmenlik işte o türden bir karardı.41 yaşımda öğretmen olma yolunda ilerliyorum. Kimine göre bu yaşta yeniden yola çıkmak zordur. Ancak ben yaşımı bir engel değil aksine yılların süzgecinden geçmiş bir

Kahvaltı sofrası

Diğer öğünleri bilmem ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi var demişler. İlk sofra şehirde balkon sefası. Sen masada kahvaltını yaparken trafik, korna sesi, insan hareketliliğiyle şehir yanı başındadır.Bir diğer kahvaltı sofrası ise bahçede balkon sefası. Yine balkona bu sefer yer sofrası kurulmuş. Sofrada çeşitli kahvaltılıklar ve çay. Can çekmes

Akıbet, zıddına mahkûm oyuncu

Merhum Necip Fazıl'ın da dediği gibi:Gözünü açıyorsun, "doğdu" diyorlarGözünü kapatıyorsun, "öldü" diyorlarBu göz kırpışa, ömür diyorlar...İnsanın, akıbeti de doğumundan-ölümüne kadar zıddına mahkûm değil midirAkıbet, zıddına mahkûm oyuncu... Fâni kullarda, bu mahkûmiyetin başrolü...Muhakkak hepimizin, çocukken oynadığımız bir oyunu vardı bildiğimi

Farklı olanı fark etmek

Sözcük anlamıyla zıtlık; karşıtlık, karşı olma çelişki olarak ele alınmaktadır. Yaratılan her canlı-cansız varlığın aslında zıtlık dengesi üzerine oturtulduğu görülmektedir. Yani evrende her şeyin zıtlıklar dengesi içinde oluştuğunu görürüz.Zıtlık yoksa hareket yoktur, varlık yoktur, süreç yoktur. Sanat açısından baktığımızda da değerli görülen her

Bilinmezciliğin bilinmemesi

İnsanın fıtratında inanmak vardır. İnanmayan insan yoktur. "Ateistler" dahi inkâra inanmak üzerinedir: "Ben ateistim" diye kaçış yolu arayanlar bir yere kadar kaçabildiler. Bugün ise ateizmden daha tehlikeli bir tutum ortaya çıktı: Agnostisizm (bilinmezcilik).Agnostikler şöyle der:"Yaratıcının varlığını kanıtlamak mümkün değildir; ancak yokluğunu i

Kendini üstün mü görüyorsun

Ailede evde eşine otorite kurmaya kalkışmak hele de günümüzde gerçekten sonradan görme bir davranıştır. Çok kaba çok cahil çok nobran bir tarzdır.Örnek olarak evlenirken karşılıklı sınıf arkadaşı iken ve aynı kültürden beslenirken şimdi eşine tepeden bakar bir hâldesin. Onu beğenmeyen ve onu başka eşlerle hanımlarla vb. kıyaslar durumdasın.Buna eğe

Aile mutlu olmadıktan sonra

Cebinde bu kadar yüksek marka telefon olan, her istediğine anında kavuşan bir çocuk babasından başka kimseye değer vermez, kimseyi dinlemez. Babası gibi olmayanlar onu rahatsız eder. Bir süre sonra babası da isteklerine yetemez hâle gelir. İstediği olmamaya başladığında öfkelenmeye ve babaya olan saygısını da yitirmeye başlar.Böyle bir çocuk akranl

İçimdeki emmare

İnsanın içinde bir ses vardır; bazen fısıltı gibi, bazen gürültü gibi… Bir yanım sabrı, merhameti hatırlatırken; diğer yanım öfkeyi, hırsı, bencilliği dürter durur. O an anlıyorum ki insanın kalbi bir savaş meydanıdır.Tasavvuf bu savaşı "nefs-i emmare" diye adlandırır. Freud başka bir dille "id" der. Farklı çağların, farklı coğrafyaların ortak haki