Yetenekli Kalemler

Türkiye

Sonradan pişman olmaktansa

Haksızlığa karşı konuşmadan önce düşünmek lazım. Kendinize şunu sorun. "Ben olsam ne hissederdim" Empati kurmak en akıllıca iş. Ayrıca kendinize şunu sorun:"İnsanlar niçin bu kadar zor"Hoşa gitmeyen insanlara kızgınlıktan çok, empatiyle yaklaşmayı tercih etmek, düşmanlığı uyuma dönüştürebilir.Endişe verici soru ve durumlarda asabınızın bozulmasına

İnsanlığın ortak vicdanı

Dünyanın neresinde olursak olalım, vicdanın dili tektir. Bir yerde çocuklar açlıktan gözlerini kapatırken bir yerde anneler evlatsız bırakılırken dünyanın geri kalanında rahat uyumak, sadece coğrafi mesafeyle açıklanamaz bir körlüktür. İşte Sumud Filosu, bu körlüğe karşı yola çıkan bir vicdan gemisidir."Sumud" kelimesi, Filistinlilerin direnişini,

Sokrates'in öğretmeni ile konuşması

Kaygı duyan kişi zihinsel huzura kavuşmak istiyorsa, ayrıntıya girmemelidir. Hayat küçülemeyecek kadar kısa. Umursamayacağımız küçük şeylerle kendimizi üzmeyelim. Endişelerimizin ve mutsuzluklarımızın neredeyse tamamı gerçeğin değil hayal gücümüzün ürünüdür. Şanssızlığın sonuçlarına katlanmanın ilk basamağı, onları kabullenmektir. Kaçınılmazı değiş

Gençliği kurtarmak...

Türkiye'de gençlerle ilgili adı konmamış sessiz feryatlar var. Her biri bir annenin gözyaşı, bir babanın iç sızısı, bir öğretmenin boğazına dizilen düğüm. Gençliğin büyük çoğunluğu zehir tacirlerinin tehdidinde bir yıkımın tam ortasında... Birçoğu hayatta bir amaç bulamadığı, kimse yol göstermediği, yoldaşlık edilmediği için… Gençliğin kalbine doku

Körün gözü açılınca

Ömer Seyfettin'in Diyet hikâyesi bana daima muhannet olmayı ve vefayı düşündürür. O hikâyede okuyanlar bilir en dokunan sahne Koca Ali'nin kimseye eyvallah etmezken minnet altında kalmasıdır. Bu ona büyük ıstırap verir. Parası olsa çıkarıp verir diyetini. Parası olmayınca da gururu her gün biraz daha incinir ve dayanılmaz hâl alır sonunda...Hani bi

Bir avuç toprak

Tolstoy'un satırlarında tanıdığımız o sade köylü Pahom'u hatırlarsınız. İçimizden biri gibiydi. Doymayan arzuları, bitmeyen hayalleri ve insanın kendisiyle hesaplaşmasını anlatan hikâyesiyle aslında hepimizi aynada yüzleştirdi.Pahom, daha fazla toprağın, daha büyük bir mülkün peşindeydi. Oysa yolun sonunda kazandığı şey, yalnızca birkaç metrekareli

Mutlu olmak çok mu zor

Bazen çok bunaldığımız zamanlarda her şeyi oluruna bırakıp sonu nereye varacaksa varsın inceldiği yerden kopsun deyip yaşamaktan, hayattan her şeyden vazgeçtiğimiz günler olduğu gibi bazen de hayattan hiçbir zaman ümidikesmeyip hayatın yine de çok güzel taraftarı olduğunu düşünerek mutluluktan çok ümit içinde hayata tutunmaya çalışıyoruz.En büyük f

Kaygıyı bırak, harekete geç

İnsanın, şuurlu bir çabayla hayatını dönüştürme yeteneğinden daha cesaret verici bir güç yoktur. Bir kişi düşlerinin peşinden güvenle yürür, hayalini kurduğu hayat için sabırla gayret ederse, hiç ummadığı bir anda beklenmedik bir başarıya kavuşabilir.Bu hakikati anlatmak için K. Jarvey'in ibretlik öyküsünü aktarmak istiyorum. Yıllar önce, bedenimde

İsteyince oluyor

Şu hayatta insan en çok kendini kandırırmış derler. Gerçekten de öyle değil mi.. İnsan içine çıkınca girdiğimiz tripler bunun bir göstergesi. Kendimizle baş başa kaldığımızda başkayız. İnsanların arasına karışınca başkayız. Buna dini terim olarak "riya" da deniyor ama bizim anlatacağımız konu başka. Hep kendini diğer insanlardan aşağı, bayağı gören

Evimizde şenlik, bahçemizde bahar

Mâlik bin Dinar hazretleri buyurmuş ki: "Ey Kur'ân okuyanlar! Kur'ân sizin kalplerinize ne ekti Çünkü Kur'ân Mümin'in ilk baharıdır. İlkbahar yağmuru yeryüzü için neyse o da odur!"Biz evimize misafir edeceğimiz insanları özenle seçeriz. Güvendiğimiz, sevdiğimiz, değer verdiğimiz insanlardır evimize buyur ettiklerimiz. Onlar gelecekler diye hazırlık