Yasin Aktay

Yeni Şafak

15 Temmuz münasebetiyle "korku ve iktidar" ve "darbeler ve cemaatler"

Bugün 15 Temmuz, günlerden bir gün, ama Türkiye'nin tarihine, nevi şahsına münhasır bir darbeyle özdeşleşerek yazılmış olan bir gün. 8 sene önce Boğaziçi Köprüsünün girişinin tanklar tarafından kapatılmış olduğu duyurulduğunda bile ilk anda çok az kimse bunun bir darbe teşebbüsü olduğunu aklına getirebildi. Daha birkaç gün öncesine kadar Türkiye'de

15 Temmuz: Bir günden ve bir darbeden öte

15 Temmuz darbe teşebbüsünün üzerinden geçen 8 yıl bu çapta ve ehemmiyette bir olayın bile Türkiye'nin siyasi cenderesi içinde sıradan bir hadise olarak hafızalardaki yerini almaya yüz tuttuğunu görüyoruz. Tarihsel ve toplumsal hafıza denildiğinde elbette bir çeşitlilikten, bir fenomenden bahsetmiş de oluyoruz. O gece olayın niteliği hususunda çok

Kurt olsa yapmayacağı taksimler ve Müslümanların rolü

Geçtiğimiz günlerde ekranlara, belki de gazete sayfalarına düşen bir haber: "Dünyanın en zengin 1'i dünya gelirinin 45 'ini alıyormuş. Dünyanın 99 ise kalan 55 'i alıyor." Çok özgün, kimsenin bilmediği bir bilgi vermeyen haberlerden, yani bir tür malumu ilam haberlerden. O yüzden kaynağını vermeyi gerekli görmüyorum. Bu tür haberler sıkça başka

Irkçılığı kışkırtmak mı ırkçılığın temsili mi

Giderek Türkiye için en ciddi terör tehdidinden daha da ağır bir tehdit haline gelmiş bir ırkçılık ve yabancı düşmanlığı sorunumuz var. Bu tehdidin afaki bir değerlendirmeye dayanmadığını görmek için sadece birkaç hadisenin medyaya yansımasının sonucunda bütün dünyada Türkiye algısının nasıl etkilendiğine bakmak yeter de artar. Bu algı değişimi Tür

Türkiye'ye karşı bu operasyonun bir bedeli var!

Türkiye geçtiğimiz hafta zemini ve toplumsal tabanı yıllardır ilmek ilmek hazırlanmakta olan büyük bir operasyona Kayseri'den başlayarak maruz kaldı. Kayseri'de başlayan operasyonda üretilen görüntülerin Suriye'nin Kuzeyinde, Türkiye'nin kontrolü altında bulunan bölgelerde tam aksi bir provokasyonu harekete geçirmesi aslında olayın kaçınılmaz sonuc

Türkiye'nin 20 yıllık çabasına sallanan bıçak

İsmail Kuveyt'te doğmuş, burada ilk eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye'de Sakarya Üniversitesi Sosyoloji bölümünü okumuş ve tekrar Kuveyt'e dönmüş Suriyeli bir genç girişimci. Türkiye'de okuduğu yıllarda mükemmel Türkçe öğrenmiş tam bir Türkiye sevdalısı. Kuveyt'e döndükten sonra kariyer planını Türkiye'ye de hizmet edebileceği bir alanda çalışa

Kuveyt'ten Kayseri'ye bir yol

Türkiye-Kuveyt arasındaki tarihi ve güncel ilişkiler, Osmanlı tarihi ve bölgeyi ilgilendiren hususlarda bir dizi konferansa, Divaniyeye katılmak üzere Kuveyt'teyim. Kuveyt'teki Divaniye geleneğine daha önce değinmiştim. Kesinlikle sosyolojik olarak incelenmeyi ve kamusal alanın olabildiğince geleneksel, organik bir boyutu olarak üzerinde durulmayı

Hangi Şeriat

Basmakalıp klişelerle düşünmek, sloganlarla konuşmak, ideolojinin dar çerçevesinde kalmak sıradan insanların işidir. İşi gücü insanları manipüle etmek, kendi çıkarları doğrultusunda yönetip itaat ettirmek olan politikacılar mesajlarını düşünceleri harekete geçirerek, düşünceyi teşvik ederek ve uygulayarak iletmez. Düşüncenin özgürce gelişimi ve gös

Bolivya'da darbeciliğe karşı "Türkiye Modeli"

Geçtiğimiz çarşamba günü Türkiye'de herkes Avrupa Şampiyonluğu Türkiye-Çekya maçı için ekranlara kilitlenmişken ekranların altyazılarına ilginç bir darbe haberi düştü. Maçın heyecanı içinde ilk anda çok ilgi çekecek bir haber değildi tabii. Latin Amerika ülkelerinde olağan işlerden biri. Yönetimlerin normal seçimlerle değişmesinin bir istisna gibi

Gazze'de soykırım yapılırken İslâm'ın teolojisini tartışmak

Soykırımcı İsrail'in Gazze halkına yönelik emsalsiz vahşilikteki katliamları "modern", "medeni" dünyanın gözleri önünde 9 ayını tamamlamak üzere. Bu zamana kadar 50 bine yakın insan hayatını kaybetti. Bunların arasında 20 binin üstünde çocuk, 15 binin üstünde de kadın var. Bir savaşta bu kadar çocuk, kadın ve sivil ölümü savaşan tarafın gözünü kan