Gazze'de, Suriye'de ve Afganistan'da savaşın kazanılma anı

gibi davrandığı sorusunu sorarak noktayı koyuyor.

Aslında Kassam Tugayları'nın bu savaşı sürdürme biçiminde baştan itibaren inanılması zor bir irade, cesaret, asalet ve bütün detayların düşünülmüş olduğu bir planlama vardı. Kassam operasyonlarının medyadaki sunumları başlı başına büyük bir iletişim mekanizmasının ve alabildiğine profesyonel bir algı yönetiminin çalıştığını gösterdi. Bu profesyonellik ve bu başarı tabii ki her şeyden önce bağımsız hareket edebiliyor olması ve hayata bakıştaki inanmışlık, adanmışlık ve eşsiz disiplinle ilgili.Öyle bir disiplin ki lider düştüğünde bile arkasından hiçbir şey olmamış gibi aynı misyonu ve iradeyi sergileyen bir liderlikle devam edebiliyor. Yahya Sinvar'ın şehitliğine İsrail'in çocuklar gibi sevindiğini biliyoruz. Ama öyle bir şehadetti ki Sinvar'ınki, Hamas mücahitleri arasında en ufak bir gevşemeye veya moral çöküntüsüne yol açmamış, böylece onların İsrail'e bu direnişi liderlerine suikastlarla veya o çok güvendiği aşırı yıkıcı-yakıcı silahlarıyla kazanamayacağını gösterme fırsatı vermiş oldu. Dahası böyle efsane bir liderin savaş boyunca şehit düşen insanlardan kendisini ayırmadığı, ahlaki olarak savaşçılarını kullanan bir siyasi çıkarcı olmadığını gösterme fırsatı da bulmuş oldu. Filistin Davası, İslami ilke ve ahlakla birleşmiş olarak bazı savaş elitlerine dünyevi avantajlar sağlayan bir mücadele değil, baştan aşağı herkesin eşit şekilde inandığı ve eşit şekilde canını ortaya koyabildiği bir davadır.