Yaşar Değirmenci

Yeni Akit

Kalabalıklar içinde yalnızlıktan kurtulalım!

Kalabalıklar içinde yalnızlıktan kurtulalım! YAŞAR DEĞİRMENCİ İnsan duyarlılık ve duruşu ile değerlidir. Duyarlılığını kaybeden, duruşunu bozan insan eşreften esfele savrulur. İşte insanoğlunun en acı hüsranı; duyarsızlık, umursamazlık. Aynı zamanda insanın kendisine verdiği en büyük zarar, umursamazlık. "Boş verme, nemelazımcılık" mantığı insanımı

Hepimiz Yusuf Hoca'yız!

Ruhun önüne dikilen putları kırma seherinde buluşalım!

İnanma ihtiyacı insanın özünde yerleşik olduğu halde; ne oldu da, son yıllarda barizbelirgin bir şekilde dünyada dine ve kutsala karşı gittikçe derinleşen bir ilgisizlik baş gösterdi. İnsanın nefsine hoş gelen ve günlük hayatının bir parçası haline gelen şeyler, onu çepeçevre kuşattı. İstese de istemese de, o kuşatılmışlığın içinde hayatı yaşıyor,

Üstad Sezai KARAKOÇ'tan Kavram Dersleri

Terörle ortak hareket eden, devlet ve millet düşmanlarının suç örgütlerine sahip çıkan muhalefet bu milletin başına bela. Yaptıkları çalışmaları, irtibatları delillerle ortaya konup haklarında mahkeme kararıyla terör örgütünün Belediye Başkanlıkları görevine kayyım verilmesi muhalefetin başındaki şahsın aveneleriyle yaptıkları çığırtkanlık ve çıkar

10 Kasım'da kasılan bir ülke

Her 10 Kasım'da bu zihniyet, çaldırdığı sirenlerle hayatı durdurmaya çalışmasıyla, ülkeyi ve insanlarını cehalet dönemine götürüyor. Son yıllarda hızla artarak (sebepleri ne olursa olsun) laisizmin, sekülerizmin hâkim olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Her kesim; Atatürk kutsaması ve tabulaştırması yapıyor. Kemalizm, din katına yükseltildi. Anıtkabir tap

Cihad ruhunu heyecanımızı kaybetmeyelim!

Heyecanımız kalmadı, bu halimiz normal midir yoksa bir arıza mı var diye sordular.Heyecan insanî bir eylem olduğuna göre heyecansızlık bir canlılık alameti olamaz. Bizi biz yapan hayat damarlarından bazılarının kuruduğunu gösterir.Bu damar niçin kurur, kurumuşsa nasıl tekrar hayat bulur, bunu belirlemek de zordur ama gereklidir. Bir davanız, düşünc

Kürt meselesi yok manevileşmiş birliğimizin dağılması meselesi var

Modern hayatın dayattığı her şeyi elinizin tersiyle itip kendimize mahsus bir hayatın temellerini atıp bunun inşasını düşünmek zorundayız. Müslümanlar olarak gün geçtikçe yaşayan değil tartışan bireyler olma eğilimini bırakalım. "Allah, bir topluluğa şer murat ederse, onlara tartışma kapısını açar ve onları amelden alıkoyar" sözünü dikkate alalım.

Birliğin Sembolü

Yüce dinimiz İslam'ın, tevhid ve vahdet, birlik ve beraberlik dini olduğu hep söylenir, hutbelerde okunur, ayet ve hadislerle amel edilmesi gerekliliği üzerinde durulur. Dert hep aynıdır, çare bellidir. Tefrikadan, fitneden, fesattan uzak durup bizi bir araya getirecek "birliğin sembolü"nde toplanamaz mıyız Bunları düşünürken bu hususta üstad Sezai

Yahudi'ye çağrı

Üstad Sezai Karakoç'un 1967'de Birinci Baskısı yapılan "İslâm'ın Dirilişi" kitabında okuduğum yazısını siz değerli okuyucularımla paylaşıyorum. Yahudiler, binlerce yıldır bir Mesih (Diriltici) beklerler. Onlara göre, bu diriltici gelecek ve onları kurtaracaktır. Bu, Mısır ve Babil esaretleri zamanında doğmuş, bu esaretlerden kurtulduktan sonra da o

Cumhuriyeti "mâzi-hâl-istikbal" yönüyle kutlayalım! Kutsamayalım!

Tarihte geçen önemli günler elbette vardır. Bilinmeli, ibret alınmalı, dersler çıkarılmalı. Bizde tarihi günler hiç tahlil edilmez, takdis edilir. Resmi tarih; anaokulundan, lise son sınıfa kadar eğitimimizde (başında 'Millî' kelimesi olsa da) hiç Millî Eğitim olmadı. Şimdi gayret ediliyor çığırtkanlıklara rağmen. Önemli günler; hep Kemalizm'in, pu