Vahdettin İnce

Star

Nohuttan büyük fındıktan küçük bir taş nostaljisi

Eskiden yollar bugünkü gibi yağ misali akıp gitmezdi. Birazına asfalt dökülmüş olsa bile önemli bir kısmı mutlaka çakır çukur stabilize olurdu. Özellikle köylerde asfalt diye bir şey olmazdı. Neler çektim ben köyümüzün stabilize yollarından. Altmışlı yılların sonlarına doğru kuzuları otlatma işini, artık bir delikanlı olan, dolayısıyla daha ağır iş

Ters bir kültür rüzgarı beyinleri sulandırır mazallah

Doğudan esen rüzgara "Bayê Ecem" (Acem rüzgarı) denirdi bizim köyde, batıdan esen rüzgara ise "Bayê Romê" (Roma rüzgarı). Bu iki rüzgarın bazen sevince, bazen de felakete yol açtığına çokça şahit oldum. Mesela harmanı, samanla buğdayı ayırmak için yaba ile yele savurmak üzere Roma rüzgarının esmesini bekleyen biri için Acem rüzgarının esmesi, en ha

Medreselere ne oldu

Hatırlarsanız, geçen hafta Söke-Şafii Kürtleri bağlamında yayınlanan yazımızı, medrese seydalarına yönelik bir çağrıyla bitirmiştik. Bugünkü yazıda gelen cevaplardan ikisine yer vermek istiyorum. Aslında birine desem de olur. Çünkü Seyda Mela Burhan Hedbi'nin, bu yönde çalışmalarımız var" şeklindeki mesajına karşılık sadece "Tebrik ederiz" demek dü

"Kürt müsün gavur musun"

Bu söz böyle değildi biliyorum. "Türk müsün gavur musun" şeklinde söyleniyordu. Ama bu başlığın da bir hakikati var.Kelimelerin ve kavramların anlam katmanları var çünkü. Sözün bağlamına, zaman ve zemine ve hatta konjonktüre göre bu anlamlardan biri öne çıkar. Hiçbir anlam katmanı tek başına bir kelimeyi tümüyle temsil etmez, hiçbir kelime bütün za

Bazı hastalık hastası ulema

Bir arkadaş grubuyla oturmuş, bitmez tükenmez gündemimiz "İslam'da yoktur"ları konuşuyorduk. Arkadaşlardan biri "İslam alemi, özellikle bazı ilahiyatçılar hastalık hastası insanlara özgü semptomlar sergiliyorlar" deyiverdi. "Üstelik bu durum birkaç yüzyıldır devam ediyor" diye de ekledi. O bunları söyleyince bir başka arkadaş yakından tanık olduğum

Mezhebin sırası mı

Son iki yazımızda, Söke merkezli Ege gezisi bağlamında "bir arada yaşamanın zemini dindir ve dinin toplumsal hayata yansıması mezhep üzerinden gerçekleşir. Dinin sosyal hayattaki dinamiği olan geleneği büyük ölçüde mezhep oluşturduğu için de korunması, yaşatılması, en önemlisi geleneksel beslenme kaynaklarının aktif kılınması hayati öneme sahiptir"

"Diyar-ı Rum'da Şafiî olmak caiz değildir"

Bir yerde okumuştum. Şeyhü'l İslam Ebusuud efendi "Diyar-ı Rum'da teşeffu' caiz değildir" (Rum diyarında-Türkiye'nin batısı-Şafiîlik caiz değildir) demiş. Duhok'un Amidiye bölgesinden gelip Çorum'a yerleşmiş, Peçevî tarihine göre Kürt (muhtemelen Şafiî) bir aileden gelmiş ve Osmanlı'nın Şeyhü'l İslamlık makamına yükselmiş bir alim, nasıl olur da bö

Aman dikkat! Bir sonraki hedef olabilirsiniz

İki hafta kadar önce Fransa, bir hafta sonra İngiltere ve ardından Kanada Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladılar. İspanya, Gazze katliam süreci başladığı günlerden itibaren bu niyetini açıkça deklare etmişti. Bu yüzden bundan sonra yapacağım değerlendirmelerin dışında tutuyorum halk ve yönetim olarak İspanya'nın tutumunu. Samimi olabilirler

Türkiyeliyiz; bu çok açık

Doğrudur, gönlümüz şu sınırlara sığmıyor; fakat Arapların "men la yudrek kulluhu la yutrek kulluhu" (bütünü elde edilemeyen bir şeyin tamamı bırakılmaz) diye uzun bir tecrübenin imbiğinden süzülmüş çarpıcı bir atasözleri var. Bu atasözü fehvasınca, gönlümüz şu Anadolu coğrafyasına sığmıyor, ufkumuzun sınırları, fersah fersah ötede olabilir; ama adı

Dürzî

Batı medeniyetinin bugünkü gibi, tarihte eşi görülmemiş uzun süreli ve kalıcı bir egemenlik kurmuş olması, sanıldığı gibi insanlığa sunduğu yüksek değerlerden kaynaklanmıyor. İnsanlık, batı değerlerinin sahte, düzmece olduğunu, esasen batının bir değersizlik medeniyeti olduğunu anlayalı çok oldu. Buna rağmen batı egemenliği hala devam ediyor ve böy