Ünal Bolat

Türkiye

O gün Erzurum'un kurtuluşuydu

"Bağıran tekbir getiren inleyenlerin sesleriyle Erzurum semaları âdeta yankılanıyordu..."Osmanlı'nın son döneminde Erzurum'da bir kısım Ermeni komitacının zulmüne maruz kalan dedemin hatırasını onun ağzından anlatmaya devam ediyorum..."Osman amca kurtuldu gitti. Bizi toplu hâlde Erzurum'a getirdiler. İstasyon alt tarafında bir surun içine aldılar.

Osman amca tahmin etmişti

İkide bir, "bunlar bizi öldürmeye götürüyor kaçmak lazım" diyordu ama imkân yoktu!..Bu hatırımda Osmanlının son dönemlerinde Osmanlıyı yıkmak için kışkırtılan bir kısım Ermeni komitacılarının bölgedeki sivil halka yaptıkları zulmü ve zulümde şehit olan Mehmet dedemin, gazi olan Mirza dedemin olayını anlatmaya çalışacağım...Mirza dedem olayı şöyle a

Hepimiz Kadir'i aramaya çıktık...

"Kusura bakmayın, Kadir'in firarını vermek zorundayız. Biz elimizden geleni yaptık..."Herkes işinde ve akşama da koğuşlar bölgesinde olmak zorunda. Koğuşlar bölgesi de koğuş binalarının, idari binanın, fırın ve çamaşırhanenin de içinde bulunduğu geniş bir alan. Şu levha, şu yol kavşağı, şu büyük zeytin ağacı gibi işaretlerle alan belirlenmiş. Onun

Bir firar hikâyesi

"Sayımdan sonra da ben bir iki saat gardiyanları oyalarsam, belki yurt dışına bile çıkmış olur"Bu hatıralar 1977 yılında yazılmaya başlayan bir mahkûmun günlüklerindendir... Bugünkü hatıra, bir mahkûmun Volta isimli kitabından Gökçeada'dan gerçekleştirilmek istenen bir firarla ilgili anekdottur.Zeytin ağacının altında, çarşıdan gelecek olan Murat m

Kaçmakla kurtulamazdım

"Her şeyi bir kenara fırlatıp alabildiğince kaçarım ama nereye kadar, on adımda yakar..."Daha on iki, on üç yaşında bir çocuktum o zamanlar... Bizim yayla evlerinde iki üç kilometre uzaktaki çeşmeden su getirmek gerekiyordu... Aldım sırtıma iki ucu kancalı uzun sopayı, taktım ucuna birer su kovasını, düştüm çeşmenin yoluna... Türkü söyleye söyleye

Tam kırk dört yıl oldu...

"Bir daha o taşralının adını anmayacaksın! Hele yüzünü görmeyeceksin!"Hafta iznimi dört gözle bekledim... O hafta olmadı... İki hafta sonra izne çıktığımda bir yolunu bulup sevdiğim kıza ulaşabildim. Abisinin bana gönderdiği mektubu uzattım:-Senin abinden geldi... Açıp okur musunAyşe, kendisine uzattığım mektubu aldı ama daha açıp okumadan dedi ki:

"Bu sana ilk ve son ikaz" yazıyordu

"Heyecanla açtığım İstanbul'dan gelen mektupta şoke eden tehdit dolu cümleler vardı..."Kaderim beni hızla, sevdiğim evlenmek için hayaller kurduğum kıza doğru yaklaştırıyordu. Zira askerliğim onun yaşadığı şehre İstanbul'a çıkmıştı. Gelecek için planlar yapıp "gel tezkere gel" şarkısını söylüyordum. Her ne kadar sayılı gün tez gelir geçer deseler d

Çeyrek asırdır ot bitmemiş!

Ben o geceyi ve hatta o deprem saatini anbean yaşadım ve hiç unutamıyorum.O gece yani 17 Ağustos 1999 gecesi saat 03.05'te yaşadığımız o 45 saniyelik kâbusu unutmamız mümkün değil. Yani o geceyi ancak yaşayanlar bilir. Allah bir daha böyle bir geceyi kimseye yaşatmasın.Ben o geceyi ve hatta o deprem saatini anbean yaşadım ve hiç unutamıyorum. Biz d

Dilenci zannediyor, dünür oluyor!

"Görücüye gittikleri gün, kayınvalidemin annesi ayakları sakat adamı görünce şaşırıyor!.."Kendini güzel dinimize hizmete, komşularına yardıma, çoluk çocuğuna adayan rahmetli kayınvalidemin evliliğiyle ilgili hatırasını anlatmaya bugün de devam ediyorum.Rahmetli, evlenmek istemediği nişanlısı açıp okusun da kendinden vazgeçsin düşüncesiyle yazdığı m

Nişanlıya yazılan ilginç mektup

"Kayınvalidemin evlenme yaşı gelince, yakın çevreden istemeye gelenler oluyor..."Size çok kıymetli bir dava kadınından bahsetmek istiyorum. Bilinen meşhur insanların yanında fazla bilinmeyen ama çevresinde iz bırakmış bir Anadolu kadınından. Kimseyi ayıplamadan, yargılamadan herkesi kucaklayan; büyükle büyük, küçükle küçük olan, komşularının ve ark