Ünal Bolat

Türkiye

Doğum günü tavuğu

"Bizim çocukluğumuzda doğum günlerimiz kutlanmazdı, kutladığımızı hatırlamıyorum..."Evet dostlar yaş 45 olmuş. 45 yıl önce 16 Mart'ta bir pazar günü dünyaya merhaba demişim. Tesadüfe bak ki 45. doğum günüm yine bir pazar gününe denk geldi. Yine güzel bir tesadüfle bu yılki doğum günüm de Ramazan-ı şerife denk geldi. Daha önce hiç Ramazan-ı şerifte

Lunaparktan yükselen cıvıltılar

"O zamanlar, dedelerin ninelerin aile dışına itilmediği merhamet yüklü yıllardı..."Yolumuz dualar eşliğinde son bulup cami cemaatine karışılıp da bayram namazı eda edilince; daha cami avlusunda başlayan bayrama hürmet, evde yeniden başlar, eski TRT yayınlarının bayram neşesiyle kahvaltı sofrasına çökülürdü.Kurbanın hayırlısıyla kesilip yüzülmesinde

Dedemden öğrendiklerim

"Dua çınarı camiinin en ön safını 4-5 yaşında dedemin yanından ayrılmadan işgal ederdim..."Delikanlıların köy meydanında ellerinde kısa dalga çalan radyolarla bir aşağı bir yukarı volta atmasıysa vazgeçilmez geleneklerdendi.Bizim bayramlarımız lezzetin görücüye çıkma vakitlerine aboneydi.Yaz akşamlarının canlılık veren durgunluğuyla yerimizde duram

Nerede o eski bayramlar

"Ne diyeyim, nasıl yazayım Hem elde avuçta kutlanacak hem anlatacak bayram mı kaldı"Büyüklerden işittiğimiz yaşanmışlıkların ardına kadar açılan kanatlı hayal kapılarında büyüdük biz. Bizim Bayramlarımız çocukluk coşkusuyla ışıldayan eski küçük kandiller gibiydi. Boşu olmayan içi dopdolu mübarek zamanlardı.Her ânımız nurdan örülen o özel günlerin i

Hayalimi Japonlar üretmişti

"Ne işe yarayacakmış bu kokulu televizyon Evde, iş yerinde kokudan durulmaz ki!.."İnsanlardan bir kısmı, akıl-mantık süzgecinden geçirilen çok sayıda yenilik, keşif ve anlatımlara aşırı tepki göstermiş karşı çıkmışlardır. Bu uğurda alaya alınanlar, mahkûm edilenler, cezalandırılanlar Çok sayıdadır. Hâlen "böyle olur muymuş" diyenler mevcuttur.2013

Okumayı ve okutmayı severdi

"Birçok gence çok güzel katkılar sağlamış ve kalıcı izler bırakmış bir gönül insanıydı..."Yakın zaman önce vefat eden emekli Binbaşı Ramazan Mercan Bey, kitap okumayı, bildiklerini öğretmeyi ve anlatmayı, gençlerle ilgilenmeyi çok severdi. Okuduğu hususları gençlerin dikkatini çekecek üslupta anlatmaya çalışırdı. Birçok gence çok güzel katkılar sağ

İşte benim kardeşlerim

"Araçtan inenler amcanın elindeki evraklara bakıp daha sonra birbirlerine sarıldılar..."Bu hikâyeyi babam bize anlattığında ağabeyimle ben bile şüphe ile bakmıştık. Fakat bu resmîevraklar gelince babamın doğru söylediğini, üvey annemizin de ne kadar mert, dürüst bir insan olduğunu anlamış olduk. Maalesef ağabeyim bu evrakları göremeden vefat etti,

"İki kardeşiniz daha var!"

"Bu hikâyeyi babam bize anlattığında ağabeyimle ben bile babama şüphe ile bakmıştık..."Şu anda elimde tuttuğum evraklar babamın geçmişte anlattıklarının hepsini doğruluyor. Babam Çanakkale'de savaşırken bulundukları mevziye top mermisi isabet ediyor. Bir anda ortalık toz duman oluyor. Göz gözü görmüyor. Arkadaşlarının çoğu orada şehit oluyor...Baba

Babam hayatta iken sustuk

"Babam çok akıllı bir adamdı. Okumayı yazmayı öğrenmiş, elinden her zanaat gelirdi."Yolda minibüse aldığımız amcadan dinlediklerimi anlatmaya bugün de devam ediyorum..."Zavallı anam da bir umut bekliyor. Ne yapsın, tarlada çalışıyor, babamın babası ve annesi ile beraber kalıp bizi büyütmeye gayret ediyorlar" dedi. Amca duraklayınca hepimiz beraber:

Yolda minibüse aldığımız amca

"Amcanın elindeki poşet içinde resmîmakamlardan gelmiş mektup ve dosyalar vardı..."1981 yılının 15 Eylül'ünde, Manisa Demirci Eğitim Yüksekokuluna kayıt yaptırmak ve eşyalarımızı da götürmek için köyün minibüs şoförü Osman Ağabey ve arkadaşımla beraber bizim köyden Balıkesir garajına gitmek üzere sabah erkenden yola çıktık.Hava serindi. Sonbaharın