Ümit Zileli

Korkusuz

Omurga çok önemlidir çoook!

Çok doğru laf valla, omurgalı olacaksın... Mesela, kendi ikbalin için eğilip bükülmeyeceksin... Bugün "kardeşim" diye sarıldıklarını, yarın efendilerden gelen talimatlar doğrultusunda, "deccal" ilan etmeyeceksin... Milletin gözünün içine baka baka yalan söylemeyeceksin mesela... Sabah "Hiç tanımam, karşılaşmadım bile" dediğin adamla, öğlen bir kere

Dünyaya verilen müthiş demokrasi dersi!

Epey uzun süredir tarihin kırılma zamanlarından birini yaşıyoruz... Bunun sonucunda önce "Yeni Ortaçağ" yakıştırmaları yapılmaya başlandı... Siyaset alanında, bir yandan faşizme doğru dümen çeviren Avrupa ülkelerini izledik, ardından siyaset literatürüne iki yeni sözcük girdi: - Ilımlı Otokrasi! Bizdeki karşılığı "Tek Adam rejimi!" Macaristan'da Vi

Çocuklarımıza haysiyetli bir ülke bırakmak için...

Uzun süredir genellikle bir konu üzerinde çok durdum... Bu iktidar sürecinde hangi kepazelikleri yaşadığımızı, büyük yığınların nasıl bir açlık ve yoksulluğa mahkum edildiğini, kadınların, gençlerin ve çocukların hangi karanlığa maruz bırakıldığını, her anlamda baskı, şantaj ve tehditleri yazmaya çalıştım... Daha da acısı, dünyanın en güzel ve bere

Tek adam düzeni göstere göstere geldi biz de seyrettik!

Atınca mangalda kül bırakmıyorduk! İş konuşmaya gelince hemen atılıyorduk; demokrasinin olmazsa olmaz temel koşulu "Kuvvetler Ayrılığı" ilkesiydi, bu ilkenin en ufak şekilde bile zarar görmesi demek "totaliterlik", "tiranlık", "diktatörlük" yolunu açardı... O pek öykündüğümüz Amerika'da, Almanya'da, İngiltere'de, adam gibi her ülkede kuvvetler ayrı

O kafaya kim ?zalim ve kafir anlatmak görevimizdir!

Tarih: 29 Mayıs 2021... Yer: Ayasofya Camii... Kürsüde konuşan "adam", Yıldırım Beyazıt Camii eski imamı Mustafa Demirkan'dı... Kürsünün karşısında ise başta AKP'li Cumhurbaşkanı ve TBMM Başkanı olmak üzere iktidarın tüm kalburüstü kişilikleri bu eski imamı dinliyor; imam da önce Bakara Suresi'nin 114'üncü ayetini Arapça okuduktan sonra aynen şunla

Hiç akıllanmayan bir ahali!

1980 yılında 24 Ocak kararları ilan edildi... Mimarı Turgut Özal, altına "olur" imzasını atan ise Süleyman Demirel'di... 12 Eylül darbesine yaklaşık 8 ay kalmıştı! Ekonomik kararlar büyük yankı yarattı; büyük bir devalüasyonun yanısıra faizler de serbest bırakılmıştı! Kısa sürede binlerce "Banker" türeyiverdi; bir örnek vereyim; yalnızca Ankara'da

Hiç ders almadılar almıyorlar, almayacaklar!

Seçimlere yalnızca 5 gün kaldı. Ankara'da, Mansur Yavaş'ın karşısında havlu atan iktidar partisinin tüm ağır topları, başta AKP'li Cumhurbaşkanı olmak üzere İstanbul'a taşındı! Yetmedi, 17 Bakan da İstanbul'da karargah kurdu! Bürokratlar, zaten verilecek talimatlar için en yakınlarda konumlanmışlardı! Kısacası, Ankara'da ilaç için devleti yönetecek

Vicdansızlığın dibine çökmüş ?akıl sahipleri!

Bu insanların kafası nasıl çalışır, şunca yıllık gazetecilik hayatımda inan olsun anlamayı başaramadım! Ne yerler, ne içerler, "Vicdan" sözcüğü ile bu denli "küs" olmayı nasıl becerirler, insanı anlamada bu kadar başarısız, "gömmeye" geldiğinde bu kadar acımasız nasıl oluverirler hiç aklım almadı! Birkaç yıl önceydi; Dünya Kadınlar Günü'ydü; kadınl

Demokratik sivil anayasa mavrasına devam!

Merak etmeye, hatta endişelenmeye bile başlamıştım... AKP'li Cumhurbaşkanı, yıllar içinde, sayısını hesaplayamayacağım kadar diline doladığı anayasa değişikliğini nihayet bir kez daha gündeme armağan etti de huzura erdik. Çıktı milletin karşısına, gayet mağdur ifadeyle üçüncü kez oturduğu cumhurbaşkanlığı koltuğunda artık son dönemini yaşadığını ad

İzmir Marşı birilerine fena batar!

Bizim marşlarımız coşkuludur... Dizelerinde yaşanan gerçekler, ölümüne direnişler, zaferler, kan ile can ile kurtarılan, şehit kanlarıyla işgalden kurtarılan vatan, taş taş üstüne kurulan cumhuriyet anlatılır... İstiklal Marşı işte o nedenle "Korkma" diye başlar... -Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak... Alın 10. Yıl Marşı'nı mesela; Cumhuriyetin