Şemseddin Çakır

Yeni Asya

Eşhas-ı Ahirzaman ve Mehdî-i Azam -2

"Peki 1977'de ne oldu ki, ayetin işaretine değecek kadar mühim olsun" Denilirse anlatalım:O tarihte, "şair" Ecevit, koalisyon ortağı olan Erbakan "Hoca"ya komünistleri affettirip, hatta onun üzerinden "Kıbrıs Fatihi" ünvanını da alarak, artık yere göğe sığmaz bir hâle gelmişti. Ortağından kurtulup tek başına bir iktidar sevdasına düştüğü için koali

Eşhas-ı Ahirzaman ve Mehdî-i Azam -1

Bu tabirlere yabancı olanlar için tercüme edersek "ahirzamanın mühim şahısları ve büyük Mehdî" demektir. Evet bunlar, zamanın ahirinde yani kıyametin kopuşundan bir müddet önce çıkacak alâmetler demektir. Üstad Bediüzzaman onlar için "Fitne-i ahirzamanın müddeti uzundur, biz bir faslındayız"1 demiştir.Geleceği haber verilen, kıyamete alâmet menfî v

Tebliğ ve temsil

Geçen haftaki "mukteza-i hâle mutabakat" yazımızda özetle; Mukteza-i hâlin; bir teslimiyet değil, bilakis haklı muhalefet ve mukavemet olduğunu, "Kul bunalınca hızır yetişir" kabilinden Hz. Üstad Bediüzzaman'ın o görevi ifa ettiğini anlatmaya çalışmıştım.Hatta Üstad'ın; halk arasında "Yalakanın kıblesi olmaz, gördüğü her güce secde eder" tabirine u

Muktaza-i hâl

Bu başlığın ilham kaynağı; "Mukteza-i hâle mutabık söz etmek" kaidesidir. Dolayısıyla bu mukteza-i hâl meselesi, hayatımızın olmazsa olmazlarındandır.İnsan da, bir bakıma zaten mukteza-i hâlden mesuldür. Hatta âyet-i kerîmelerin sebeb-i nüzulleri, hadis-i şeriflerin, sebeb-i vürûdleri de, (yani nüzül ve söyleniş sebepleri) hep mukteza-i hâle göredi

Mehdî'nin ismi

Mehdî hakkında bilinmezlerden biri de, Mehdî'nin hakikî ismidir.Fakat, bilinmez deyince, bilinemez demek değildir, yani, onu ancak havassı bilir demektir. Eğer "Sen havasdan mısın" gibi garip bir soru vâki olursa, "Hayır ben o havasları ancak nakledebilirim" derim. Bu vesileyle ifade edeyim ki, meselenin ilmen izah ve isbatı gerekir. Şöyle ki: Meh

Mehdîyet nedir

Evet, bir de Mehdiyet meselesi vardır ki, Mehdînin şahs-ı manevîsi ve cemaati anlamına gelir. Yani şahs-ı manevî, bir mefkûre etrafında cemaat olarak kenetlenmek demektir.Bu bağlamda Mehdîlik de, Mehdî ve Mehdiyet olmak üzere ikiye ayrılır. Üstadın; şahs-ı manevînin önemine ve bazı işlerini şahs-ı mane-vîye havale ettiğine dair çok sözleri vardır.

Mehdîlik nedir

Bir terim veya kavram olarak, öncelikle Mehdîliğin lügavî ve istilahî anlamlarının iyi bilinmesi gerekir. Mehdîlik; her ne kadar lügavî olarak "hidayet vesilesi olmak" manasına gelse de, istilahî olarak anlamı oldukça geniştir, İlâhî bir tavziftir.Mehdîlik; Kur'ân'da daha çok hidayetle ilgili olarak ele alınan, aslında Allah'ın (cc) "Hadi" isminin

Mehdiliğin nassî ve tarihî vechesi

Şurası tahakkuk etmiş ki, ümmet; her fesad-ı ümmet zamanında Mehdîmisal birilerini beklemiştir.Demek bu mesele; manevî tevatür ve icma-ı ümmete mazhar olmuştur. Bu meselede kötü niyetliler, Bektaşî misali, bir zayıf rivayeti öne çıkarıp tüm hadis külliyatını inkâr etme cüret ve cinayetini işliyorlar. Onun için bir iki misalle yetinmeye gayret edece

Mehdî meselesi

Mehdî meselesi, geçmiş her asırda olduğu gibi bilhassa ahir zamanın en mühim üç meselesinden biridir.Çünkü o dönemde İslâm deccali olan Süfyan da olup her şeyi berbat ve harab edecek, Mehdî de o harabatı tamir ve ihya edecektir. Bu bir mü'min için kıştan sonra baharın, geceden sonra neharın gelmesi gibi bir zarurettir. İşte Mehdî, her şeye rağmen

Bu zamanın en büyük farz vazifesi İttihad-ı İslâmdır

Üstad Bediüzzaman, "Asrımızın enbüyük farz vazifesinin; ittihad-ı İslâm olduğunu söylediğine göre, (Eski Said Dönemi Eserleri, s. 57.) biz de hiç olmazsa onun gerekçesini anlamaya çalışalım.Bu meselenin ne derece önemli olduğu, hele günümüzde izahtan varestedir. Fakat bir şeye en büyük farz vazife diyebilmek de, öyle kolay bir iş değildir. Çünkü ne