"Peki 1977'de ne oldu ki, ayetin işaretine değecek kadar mühim olsun" Denilirse anlatalım:
O tarihte, "şair" Ecevit, koalisyon ortağı olan Erbakan "Hoca"ya komünistleri affettirip, hatta onun üzerinden "Kıbrıs Fatihi" ünvanını da alarak, artık yere göğe sığmaz bir hâle gelmişti. Ortağından kurtulup tek başına bir iktidar sevdasına düştüğü için koalisyonu bozup erken seçime gitmişti. Maksadı aynen Ruslar gibi İslâm'ın nurunu söndürmekti, zaten komünistleri de onun için dışarı çıkarmıştı. (Bilâhere bir hoca da, buna rağmen onu Cennete koymak için şefaat vaad ediyordu ki ayrı bir ibretlik hadisedir.) Tek başına iktidar olmayı hedefliyordu. Neticede bunların hepsi Nurculara karşı idi. Kamuoyu yoklamalarına göre de, CHP'nin ilk defa millet iradesiyle iktidara gelmesine kesin gözüyle bakılıyordu. Yani millet iradesiyle iktidara gelip 1877'deki Rusların yapamadığını onlar 1977 yılında yapacaklardı ve İslâm'ı silme gayesi hususunda bir farkları yoktu. Onun için Üstad; "aynı kuvvet" diyor. Çünkü, neticede ikisi de Auguste Comte ve Karl Marx felsefesinin çömezleri oldukları için durum çok vahimdi. Âdeta esbab bilkülliye sükut etmiş, celladına aşık bir sürü meczub türemişti. İşte, Yeni Asya ekolüne mensup Nurcular, tüm bu olumsuzluklara rağmen yüzbinlerce broşür dağıtarak bu vahameti millete anlatmış; Erbakan'ın Ecevit'e nasıl payandalık yaparak memleketi felâkete sürüklediğini ve bazı hocaların durumlarını meczupluklarına vererek izah etmişti. Nihayetinde, biiznillah muvaffak olarak bu menhus gidişi durdurmuş ve Halk Partisi'ni iktidara 13 milletvekili kala engellemişti. Demek bu indallah da çok makbul imiş ki, ayetin işaretine mazhar olmuştur. Yoksa 1977'de olacak hadiseyi Bediüzzaman 1350 (1932) de nasıl bilebilir Hatta kendisi bile 1960'da vefat ettiği hâlde "Zaten ben görmeyeceğim" demesinde de, ayrı bir ibret olsa gerektir.
Haza min Fazlı Rabbi...
2. İlmi-i esrar ve cifirde allame-i ümmet olan Hz. Ali (ra) sırlı ve kerametli olan meşhur kaside-i Celcelutiye'sinde, istikbale bakarak 1293'de Rus'un âlem-i İslâmın felaketine sebep olan Doksan Üç dehşetli harbinin zamanına ve Risale-i Nur Müellifi'nin tarih-i veladetine tam tamına tevafuku, şüphesiz kasdî bir işaret-i gaybiyedir. H. 1293(M. 1877) tarihine tekabül edip, Mehdî'nin de, aynı tarihte doğacağını haber vermişti.4
Rivayete uygun şekilde, Mehdî'den 6-7 sene sonrasına tekabül edecek şekilde; Süfyan, Lenin (70), Troçki (79) ve Stalin (79) gibi Deccalların da yakın tarihlerde doğmuş olması ve eşhas-ı ahirzamanın, Aydınlanma Çağı denilen 19. Yüzyıl'a denk gelmesi tesadüf olamaz. Daha önce, 1818'de doğan Karl Marx'ın "Das Kapital" adlı eseri de kırmızı rengiyle bu tabloya dahil edilmiştir.
3. Bir nakilde de, İbniİbrahim Şaranî harika bir tespit yaparak, o da Mehdî-i Ahirzaman'ın H. Şemsî 1255 (H. Kamerî 1293) senesi Şaban ayının 15. Berat gecesi doğacağını müjdelemiştir.5 Bu tür başka evliya kerametleri de vardır, fakat şimdilik bununla yetinelim.