"Sualler çok ama şimdilik bunlara kafa yormalıyım!"

Çocuklarımın ilk yılan görme hadisesi hiç unutulmadı. Bu mevzular açıldığında koskocaman adam olmalarına rağmen hâlâ o günü heyecanla anlatıyorlar.Peki, bunları niçin dile getiriyorumİnsanların karınca gibi disiplinli çalışanı olduğu gibi, yılan gibi sokanı, korkutup acı çektireni de eksik olmuyordu. Dünya ve bütün kâinat bir düzen içinde yaratılmış, muazzam bir denge ve hesap üzerine kurulmuştu da onu görecek gözler, akıl ve izanlar yoktu bizlerde. Kuzuluk tatilimiz çabuk bitti. Şehir hayatımız malum iş, ev arasında koşturmakla geçiyordu.Akşam gelip yemeğimizi yedikten sonra kafamı meşgul eden çeşitli düşüncelerle doktorumun verdiği kitaplardan birini aldım. Ne hikmetse orijinal yazılardan ziyade el yazısı ile kitapların sağına soluna rastgele yazılmış olan kısa notları okumak pek hoşuma gidiyordu. Onların seçilmiş, unutulmaması lazım gelen kritik yazılar olduğunu düşünerek başladım okumaya."Niçin dünyaya dört elle sarıldık, ahireti unuttuk""Niçin cesareti, dürüstlüğü, namuslu olmayı, şerefiyle yaşamayı, çalışkanlığı, teslimiyeti kaybettik""Niçin nefsi terbiye edebilme kabiliyetimiz azaldı""Niçin haksızlığa, zalime ve zulme karşı durma kabiliyetimiz köreldi""Niçin kötülere, kötülüklere direniş ve yeniden toparlanıp diriliş kuvvetimiz hepten iflas etti.""Niçin kimlik bunalımına düştük ve itimat edilirliğimiz elimizden çıktı""Niçin zulmet üzerine, üstümüze zulmet yağıyor"Altına başka bir kalemle "Sualler çok ama şimdilik bunlara kafa yormalıyım!" yazmıştı. Başka bir sayfada da şunlar vardı:"Emaneti taşımamız lazım. Muhabbetli olmamız, kendimizi bilmemiz, samimileşmemiz, salih amellerde bulunmamız, sahtelikten, ikiyüzlülükten, dünya menfaatinden sıyrılmamız, baş olma sevdasından, şöhretten, makam sahibi olmaktan, insanlara tepeden bakmaktan vazgeçmemiz, sıkça tefekkür etmemiz, insan ve bütün canlı