"Eyvah eyvah! Kurtlar belki çocukları da parçalamıştır!"

"Canım koyunlarımı, bütün davarlarımı kurtlar parçalamış! O hain çobanları gördün mü" Analık kadın çocukları ararken de hep kendi kendine söylenirmiş: "Bütün davarlarımı kurda yedirirsiniz ha!.. Şimdi elime düştünüz! Ah! Bir yakalarsam. O zaman ben sizi aç kurt gibi parçalamaz mıyım Yapar mıyım yapmaz mıyım görün!" Oradan yaşlı bir adam geçiyormuş, ona seslenmiş: - Hey! Bana bak, yolcu! - Ne var - Canım koyunlarımı, bütün davarlarımı kurtlar parçalamış! O hain çobanları gördün mü - Çoban falan görmedim! - Çoban dediysek de iki çocuk yani! - Eyvah! Çok yazık! Kurtlar belki çocukları da parçalamıştır! Ben senin yerinde olsam keçileri bırakır, çocuklar için üzülürdüm! Ne biçim anasın - Sana mı soracaktım nasıl ana olunacağını Sonra "Onlar benim evlatlarımdı" diye bir şey mi söyledim Çattık be! Git başımdan be hey bunak adam! - Evlatların da olmazsa neticede o çoban dediklerin insan ve de çocuk! Nasıl üzülmeyeyim Ben de neler söylüyorum Aman ne hâlin varsa gör! Merhametsiz! - !!! Burnundan soluyan üvey ana, öfkeli bir gülüşle; "Ah ah! Ben de onları arıyorum ya! Elime bir geçirirsem ne yapacağımı bilirim! Kurtlar parçalamamışlarsa zaten ben parçalayacağım! Dere tepe araya araya nihayet iki kardeşi hâlâ çağlayanın altında güle oynaya saçlarını tarayıp duruyorlarken bulmuş. Hırslı kadın, var kuvvetiyle sopasını kaldırıp onlara doğru koşmuş. Yanlarına varıp o kalın sopayı tam başlarına indireceği an harikulade bir şey olmuş; çocuklar, birer birer guguk kuşu gibi şekil alıp pır pır diye uçuvermişler. Kadının vurmak için kaldırdığı kalın sopası havada kalıvermiş öylece. Çocuklar çok perişan, üzüntülü