Ragıp Karadayı

Türkiye

Göç göç oldu göçler yola dizildi, Uyku girdi elâ gözler süzüldü!

Son asırda yaşanan en kapsamlı Türk göçü, 1960'lı senelerde başlayıp hâlâ devam eden Avrupa'ya olan uzun ve tarihî yolculuktur.Hayatımızda göç, Orta Asya'dan Akdeniz'e oradan da Avrupa'ya devamlı bir yer değiştirme şeklinde cereyan etmiştir.Tespitlere göre Çin ve Hindistan'dan sonra Türkiye, yirminci yüzyılda üçüncü büyük göç veren devlet olmuştur.

"İlk çocukları dünyaya gelir gelmez vefat etmiş!.."

Annemle babamı birbirine çok yakıştırırlarmış. Kaderde olunca da askere gitmeden söz kesilmiş, dönüşte de evlenmişler.- Bu mevzular bitmez. Sen şahit olduklarından bahset bütün gözler üzerinde.- Ee nerede kalmıştık Ha DADAŞ kelimesinin mahiyetini az çok tahmin ettiğiniz gibi hatırlatmış oldum. Aslında ağır kış şartlarından mı ne en zengin aile bile

"Rüyadaki padişahlığa itibar olunur mu"

İnsanlar, dünyaya meylettikçe sıkıntıdan kurtulamaz, çünkü dünya, sıkıntı yeridir...Bunun gibi, insanlar da ölünce, malı mülkü, serveti, evladı, hanımı, hepsi dünyada kalır. İnsanlar ölüp uyandıklarında, "Biz nereye geldik Burası neresidir Mallarımız, mevki ve makamlarımız vardı, eş dost, ahbaplarımız çoktu. Onlara ne oldu, neredeler" deseler de na

"Bugün en iyi arkadaşım hayatımı kurtardı"

"Birisi bizi incittiğinde, o acı hatırayı kumun üstüne yazmalıyız. Ta ki affedicilik rüzgârları onu kolayca silebilsin..."Ne hikmetse bu gece çok şeyler konuşmamıza rağmen o BİTİRİM arkadaşlarım da aklımdan hiç çıkmadı. Benim yerimde onlar olsaydı acaba ne yaparlardı Kesinlikle bu muhteşem salonda bir parti verirlerdi. Saçı sakalı birbirine karışmı

Görmem lazım gelenleri gördüm elhamdülillah...

O "Hızlı yaşa, genç öl!" diyerek ortalığı inlettiğimiz BİTİRİMLER dönemimizi hatırlamak dahi istemiyordum.O en uçarı zamanlarımızda gençliğimizi, heyecanlarımızı, güzelliğimizi, kıymetli her ne varsa bütün enerjimizi topyekûn kullanmak isteyen, "Onunla ben bir miyim" diyecek kadar adileşen, fakir fukarayı adam yerine bile koymayan sosyete bozuntula

Oturduğumuz yer balkon gibiydi, sohbetimiz çok keyifli geçiyordu

Ben hiç kimseye yük olmadım, olmam da evvel Allah!.. Başkaları gelip beni zorluyor. O da imtihanım!Kur'an-ı kerimde,"İyilik etmenin karşılığı iyilik bulmaktır"buyuruluyor. "İyi işler için yarışanlar bunun(iyiliğe koşmak, kötülüğe mâni olmak, ibadete devam etmek)için yarışsınlar"(Mutaffıfin: 26)Yine Kur'ân-ı kerîmde meâlen,"Herkes kendine uygun olan

"Ya olduğun gibi görün, ya dagöründüğün gibi ol"

"Bunları öyle kalpten söylüyorum ki ancak benim hissettiklerimi hisseden ne demek istediğini anlayabilir..."- Bunların hepsi hoş şeyler, nefsimi okşayan güzel düşünceler de şundan emin olabilirsiniz Tanju Bey'im: "Bu ihtişamlı lüks villa veya başka bana ait çok kıymetli şeylerim olsun, altınlarım, mücevherlerim olsun, olmazsa yaşayamam" diyen Jale

"Her daim huzurlu olmanı istiyorum..."

Sen aklına geleni deftere yazıyorsun ben ise kalbime Oku bakalım ne yazmışsınİşte o mektuplardayazılanlar:"Jale'm bugün bir kahvehane keşfettim Eyüp Sultan Kabristanına bitişik. Eğer ki bir gün beni ararsan ya kahvedeyimdir ya da tam bitişiğindeki ebedî istirahatgâhımız olan yerde Biliyor musun Jale'm Hayatta üç şeyi sevdim:Seni; kalbimi, ümit etme

Unutulmaz hatıraları yâd etmek farklı bir şeydi;kopamıyorduk!

Tanju ile aylar sonra yepyeni bir mekânda, hasret ve muhabbet dolu olarak bulunmak aklımı başımdan hepten alıp götürmüştü.Tanju, sualime hemen cevap vermedi. İlkin tebessüm etmekle yetindi. Belli ki bir şey diyecekti de nasıl söyleyeceğinin hesabını yapıyordu.- En son sayıyı söyler misin En büyük, en yüksek sayıyı Jale'm!- Böyle bir şeyi nasıl iste

Gözyaşlarını benden saklamaya çalışan Tanju'ya bakıyordum...

Akıllı insan için tercihler çok açık bellidir. Tercih ettikten sonra da "ah vah!" etmenin hiçbir faydası yoktur.Bir İslâm âlimi şöyle diyor: İnsanın üç mühim şeyi vardır: VÜCUDU, RUHU, ÂMELİ Bedenini toprak alır, kurt kuş, böcekler yer bitirir. Ruhunu Melek-ül mevt (Azrail aleyhisselâm) alır yanına kalmaz. Üçüncüsü de icraatları. İşte o yaptıkları