"Onu kimden aldınızsaona verinSultan'ım!.."
"Nasıl yaşayayımBehlül Önümde açık kapı bırakmıyorsun. Her şeyimize bir kulp takıyorsun! Benim yerime kendini koy!"
Sultan'ımız suâlineşöyle devam etti;- Sevgili ve şerefli Peygamber efendimizle olan akrabalığımıza, yakınlığımıza ne dersiniz- Sevgili Peygamber efendimize akrabâlıktan ziyâde, bildirdiği hükümlere bağlılıkta yakın olmak daha mühimdir Sultan'ım!- Doğru dersin Behlül'üm! Peki, Sevgili Peygamber efendimizin şefâatine kavuşabilecek miyiz- Onu Allahü teâlâ bilir, diye cevap verince; uzun bir müddet tefekkür etti. Devesinden inip yanıma geldi. Elini öpmek istediysem de öptürmedi. Yine buyurdu;- Hadi söyle; ya nasıl yaşayayımBehlül Önümde açık kapı bırakmıyorsun. Her şeyimize bir kulp takıyorsun! Benim yerime kendini koy!- Muhterem Efendim yerinizde olmayı hiç istemem! Onun için de sizin yerinize kendimi koyamam! Böyle bir şey yapmaya gücüm de kuvvetim de yetmez. Dağına göre kar vermiş Rabbim.- Ama yerden yere vurmaktan da geri kalmıyorsun!- Hâşâ Sultan'ım! Neye ihtiyacınız varsa onu söyletiyorlar! Büyüklerimiz buyururlardı: "Söyleyene değil, söyletene bak" diye. Allah'tan çok kork! Her hâlinde Muhammed aleyhisselâmın sünnetine tâbi ol. Bu durumda en kârlı yolu seçmiş olursun.- Çok güzel söylüyorsun, şu hediyemi al kabûl et, deyip hizmetçilerin birinin elindeki atlas bohçayı alıp bana uzattı. Kolu yorulmasın, edebe mugayir bir hata işlemeyeyim diye elindeki bohçayı aldım, ilk hizmetçinin eline verdim. Yine dilime hâkim olamadım.- Onu kimden aldınızsaona verinSultan'ım! Dünyâdaki sâhipleri yakana yapışmadan önce, onu size verenin yoluna harcayın lütfen! Bunu, vakit kaybetmeden hemen burada yapın! Âhirete kalırsa onlara, orada bir şey bulup veremezsin ve râzı edemezsin! Kalp dünya arzularından birine bağlı kaldığı ve geçici lezzetlerden birinin peşine takılıp gittiği müddetçe, ahireti nasıl sevebilir bir insan- Daha açık konuşsana Behlül!- Çok açık söylüyorum muhterem Sultan'ım! Dünyada asıl marifet, çok para kazanmak değil, çok sevap kazanmaktır!