Ragıp Karadayı

Türkiye

"Aklıma öyle farklı bir şey gelmiyor"

Büyüklerimin "Ragıp Abi yazsın, Ragıp Abi çizsin" sözü kulaklarımda çınladı.Henüz adını bile koyamadığım eserin, bu başlangıç safhasında pek hazırlıksız yakalanmıştım. Muhabbet dolu bakışlarla süzdü beni:- Kitabın ismi ne olacak- Hatırat- Olmaz! Hem çok kullanılmış bir isim. Hem herkesin kolay düşünebileceği bir şey. Daha cazip bir şey bul.- Aklıma

O, kendiniailesine adamış fedakâr bir insandı...

Bunca sessizlik ortasında bile mevzuya girmeye cesaret edemiyordum. Bir anlık duraklama, beni iç âlemimden kopardı.Bu zihin karışıklığı içindeyken refikam çıkageldi. "Yine dalmışsın! Ne düşünüyorsun" deyince, sadece "hiç" diyebildim. İnsan kalabalıklarına karışmayan hayat arkadaşımın suallerine, sadece "dostlar alışverişte görsün" diye iştirak ediy

Yazmak çok zor, fakat okumak daha da zor!

YENİ ROMANTarihî, sosyal ve çocuk romanlarının usta kalemiRagıp KaradayıTürkiye okurları için yazdı.KUL OLDUĞUMU ANLADIMABDİÂCİZBugünbaşladıkİçimde kıpırdanan bir şeyler vardı, bazen hüzünleniyor, bazen tebessüm ediyordum. Bu hâlimi gören olsaydı mutlaka "deli" derdi.Umumiyetle sabah erkenden kalkardım. O gün de öyle oldu. Namazımı kıldım, gidip ba

"Kim umar senden vefâyı,Yalan dünyâ değil misin"

"Bir asır daha yaşayamadım diye ağlamak, bir asır evvel yaşayamadığıma ağlamak kadar beyhudedir..."Ölümüm çokyaklaştı, ensemde hissediyorum nefesini! Tıpkı dedemin mevta şeklini almışım. Hep onu görüyorum. Bütün vefat edenler hanemi doldurmuş...Bak işte ellerime hâkim olamıyorum ha bire titriyor, başım dönüyor, gözlerim kararıyor! Sen de görüyor mu

Ölümünden az önce odada bir sessizlik oldu

Babamı böyle ağlarken hiç görmemiştim. Sessizce ölüye yaklaştı, gözlerini kapattı. O sırada ölünün yüzü soğumaktaydı.Üstünde ne varsa her şeyi, yorganının kaldırılmasını istedi. O bile ağır geliyordu demek. Odadakiler yardım seferberliğindeydi, hatta iç gömleğini bile çıkardılar. Kemiklerine kadar kurumuş elleri, ayakları, içeri çökmüş karnı, kabar

Müşfik,son derece sevimli bir yüzü vardı dedemin...

Küçükken ilk gördüğüm ölü ve gittiğim ilk kabir dedeminkiydi. Yemyeşil ağaçların gölgesi düşmüştü mezarların üstüne.Toprağın derinliklerine hiçbir şey götüremiyorduk, götürsek de bizle birlikte çürüyüp yılanlara, çıyanlara, kurtlara, solucanlara ve daha nice adını bilmediğimiz muhtelif böceklere yem olacaktık. "Ne yaman adammış! Ne büyük kahramandı

Âlim cahil her insan, tabuta biner bir gün...

Aklım erdiği günlerden beri ahirete gidenleri gördüm, "Boş ver, hayatını yaşa" da demedim! Aksine "Bir gün sıra bana gelecek!" dedim.Mecnun'um diyen kimse, hep kan ağlasa bile,Leyla'ya kavuşamaz, çölde çekmeden çile.Çalış sebebe yapış, son ne dilersen dile! Ne hancı kalır, ne han, hepsi silinip gider, İyi kötü her insan, tabuta binip gider.Gözden a

Huzuru, saadeti aradım bıkmadan...

Buram buram hasretini çektiğim memleketimi, kayıp olmuşluğumu aradım...Ben işte böyle yaptıkları, yapamadıkları saymakla bitmeyecek tuhaf biriyim. Rabbimin mübarek gecelerinde nice evliyaların müşfik bakışlarında teselli aradım. Onlarla ebediyen kurtulabileceğim bir dost peşinde koştum. Mürşid-i kâmilin gülen acılı yüzünde çok huzur aradım, geçen ö

Hepten kaybolmuştumeş dost, hısım, akraba veçevremden...

Kimi Hak âşığı dedi, kimileri de Deli, Divane... sevenlerle de hatta nefret edip sevmeyenlerle de samimi oldum.Çok şeyi öğrendim, öğrendiklerimi burada sayıp dökmeye sayfalar kifayetsiz kalır. Zaten ne demek istediğimi anlayan anladı.Çok şey de kaybettim. Önce dedemi, ninemi, babamı, anneciğimi, konu komşu, eş dost, hısım akrabalarımı, tarla, bağ b

Geceler ve gündüzler hazine sandıkları gibidir...

"Bu kırış kırış güneş yanığı yüzün, beyazlaşmış saçların ve çukura kaçmış gözlerin sahibi ben miyim"Hocam bir günde buyurmuşlardı ki:"Hazret-i İsa, aleyhisselâm, buyurmuş ki: 'Geceler ve gündüzler hazine sandıklarıdır. Bunlara (ne koyduğunuza bir) bakın...' Lokman Hâkîm de oğluna şu nasihati yapmış: 'Yavrum! Kendilerine vadedilen şey (ÖLÜM VE ÂHİRE