İhsan edilen iki bayram...

Bayram günleri, günâhların affedildiği, birlik ve berâberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildiği günlerdir. Mübârek Ramazân ayı çabucak gelip-geçiverdi. Bu ayı ta'kîb eden Şevvâl ayının birinci günü yanî takvimlere göre bugün "Ramazân Bayramı"nın birinci günüdür. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke-i mükerremeden Medîne-i münevvere'ye hicret edince, Medînelilerin câhiliye âdetlerinden kalma bayramları kutladıklarını gördü; onlara, "Allahü teâlâ, size onlardan (daha) hayırlı iki bayram (Ramazân ve Kurbân Bayramlarını) ihsân etti" buyurdu. Bilindiği gibi, Arabî ayların onuncusu olan "Şevvâl-i şerîf ayı"nın birinci günü "Ramazân Bayramı" başlar ve üç gün devâm eder. Yine Arabî ayların onikincisi ve sonuncusu olan "Zil-hicce ayı"nın onuncu günü de "Kurbân Bayramı" başlar, bu da dört gün devâm eder. Bazı zamanlar benzerlerine nazaran çok daha kudsî, mukaddes ve mübârektir. İşte dînî bayramlarımız, bu mübârek günlerimizdendir. İslâmiyette bayram günleri, Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanından beri, husûsî bir şekilde kutlanagelmiştir. Bütün İslâm devletlerinde de bugüne kadar kutlanarak gelmiştir. İslâmiyetten sonra, bayram ma'nâsına gelen "îd" ta'bîri kullanılmıştır. Her yıl Müslümanların sevinçli, neş'eli günleri tekrâr geldiği için böyle günlere "ıydîd", ya'nî "Bayram" denilmiştir. Bayram günleri, günâhların affedildiği, birlik ve berâberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildiği günlerdir. Hazret-i Ali (radıyallahü anh), bir kalabalığı eğlence içinde görüp, böyle eğlenip neş'elenmelerinin sebebini sorduğunda onlar, "Bugün bayramımızdır" dediler. Bunun üzerine Hazret-i Ali de; "Günâh işlemediğimiz günler de, bizim bayramımızdır" buyurdu. Yine Müslümân, rûhunu teslîm edeceği zaman rahmet meleklerini, Cennetteki ni'metleri görüp onları görmenin zevkiyle gülerek can verince, bu vaktin de Müslümânın bayramı olduğu bildirilmiştir.