Prof. Dr. Ramazan Ayvallı

Türkiye

İbâdet nasıl yapılır

Lügatlerde, sözlüklerde "İbâdet": "Kulluk, kulluk vazîfelerini İslâmiyetin bildirdiği şekilde yerine getirmek. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymak" şeklinde tarîf edilmektedir. Bu manâda kullanılan, "Abdiyyet", "Ubûdiyyet" ve "Ubûdet" kelimeleri de var. "Anve, duâ, hudû', huşû', kunût, nüsük, rükû, secde, şükür, tesbîh" gibi kavramların, zama

Hocasını sevmek ve saymak...

Kureyş'in liderlerinden, ileri gelen kâfirlerinden Amr İbn-i Hişâm (Ebû Cehil), "Kureyş büyükleri, zenginler dururken, bir yetîm Peygamber olamaz" diyerek Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Peygamberliğini kabûl etmemişti. Ebû Cehil, burada Allahü teâlâyı suçluyor, "bu işe lâyık olmayan birini Peygamber yaptı" demek istiyordu.Hâlbuki âyet-

"Mürşid" terimi hakkında...

Geçen haftaki 2 makâlemizde, bir nebze üzerinde durduğumuz "Mürşid"i, tekrâr özetle tarîf edecek olursak: "Allahü teâlâyı seven ve insanları O'nun sevgisine kavuşturan sâlih, iyi bir kul; Resûlullah Efendimizin izinde giderek kemâle gelen ve bundan sonrainsanları irşâd eden, doğru yolu gösteren rehber, kılavuz; irşâd eden, gafletten uyandıran, olgu

Hakîkî mürşidlere olan ihtiyaç

Dünkü makâlemizde de bir nebze üzerinde durduğumuz gibi, "Mürşid", lüğatte "İrşâd eden, doğru yolu gösteren, gafletten uyandıran, olgun, üstün bir kimse" mânâlarına gelir. "Resûlullah Efendimizin izinde giderek kemâle gelen ve bundan sonra insanları irşâd eden İslâm âlimi; insanlara doğru yolu gösteren rehber, kılavuz; Allahü teâlâyı seven ve insan

Peygamber Efendimiz mürşid değil midir

Bir İlâhiyatçı(!), sosyal medyada, Peygamber Efendimizin "mürşid" olmadığını iddiâ etmiş. Bu arkadaş, ya "mürşid" kelimesinin manâsını bilmiyor, yahut ta bu sözünde başka bir bozuk maksad olmalı!.. İşte biz bu münâsebetle, bugün ve yarınki makâlelerimizde "mürşid" kelimesinin manâ ve mefhûmundan, kimlerin mürşid olduğundan bahsetmeye çalışacağız. B

AbdülhakîmEfendi'yle tanışması...

Hüseyin Hilmî Efendi, 1929 senesinde, lise son sınıf talebesi iken, bir gün dersten çıkmış, öğle namazını kılmak için Bâyezîd Câmiine gitmişti. Nûr yüzlü bir ihtiyâr, içeride oturmuş, önündeki bir kitaptan anlatıyordu. "Evliyâ mezârları nasıl ziyâret edilir" konusunu işliyordu. Va'z bitti, o sırada câmi içinde ikindi namazı kılınmaya başladı. Hoca

Parlak bir tahsil hayatı...

Büyük dîn ve fen âlimi Hüseyin Hilmî Efendi-3-Ma'lûm olduğu üzere, her meşhûr kimsenin, meselâ dirâyetli bir devlet adamının, fazîletli bir ilim adamının, muvaffak olmuş bir ticâret veya iş adamının, şöhretli bir san'atkârın ve herhangi bir spor dalındaki rekortmenin, bulunduğu mevkı ve makâma gelmeden önceki hayâtı, yetişme tarzı, elde ettiği şöhr

Eserleri bütün dünyada...

Büyük dîn ve fen âlimi Hüseyin Hilmî Efendi-2-Esenler Belediyesi, düzenlediği "Ramazân Kültür Etkinlikleri" arasında, yüzyıllar boyunca toplum üzerinde etkili olmuş, ma'nevî üstünlüklere sâhip gönül erlerini, bu topraklarda iz bırakanları hâtırlamaya, anmaya ve anlatmaya çalışmıştır. 2012 yılında "Anadolu'yu Mayalayanlar" başlığı altında 18 âlim el

İlim ve ahlâk nümûnesi...

Büyük dîn ve fen âlimi Hüseyin Hilmî Efendi-1-26 Ekim 2001 Cuma gecesi vefât eden büyük dîn ve fen âlimi Hüseyin Hilmî Efendi'nin vefâtının üzerinden bir sene-i devriyye daha geçti...O, 8 Mart 1911'de (Hicrî 1329) İstanbul-Eyüp Sultan'da doğmuş, 26 Ekim 2001 (Hicrî 9 Şabân 1422) tarihinde âhırete irtihâl etmiş ve Eyüp Sultan Kabristânı'ndaki âile m

Farzları yapmamanın günâhı!

Farz namazları kazâya bırakmak büyük günâhtır. İmkânı varken kazâ etmezse, ayrıca büyük bir günâh daha işlemiş olur... Dînimizde mühim bir kâide vardır: Farzları yapmamanın günâhı, harâm işlemek günâhından daha çoktur. Harâmdan sakınmanın sevâbı da, farzı yapmanın sevâbından kat kat çoktur. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: "Farzlardan sonra en fazî