Osman Çakmakçı

Karar

Hakikatli, münzevi ve 'expat'

Şavkar Altınel'i 90'lı yılların başından beri takip ederim. İlk kitabı 'Kraliçe Viktorya'nın Düşü' 1991 'de yayımlandığında o 38 yaşındaydı, ben ise henüz 26 yaşındaydım. Am' ne tesadüf ki ikimizin de ilk kitabı aynı yıl yayımlanmıştı. İlk kitabı 38 yaşındayken yayımlanmıştı ama o 19 yaşından bu yana yurt dışında, ağırlıklı olarak da İngiltere'de y

Durmak yok, yola devam!

Meşhur Sisifos Söylemi'ni bilen bilir: Yunan mitolojisinde, Yeraltı Dünyasında sonsuza kadar büyük bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına dek yuvarlamaya mahkûm edilmiş bir kraldır. Ölüler Ülkesi tanrıları onu sonsuza dek kayayı tepeye kadar yuvarlamaya mahkûm ederler; ama hedefe her yaklaşmada kaya yine gerisin geri aşağıya düşer. Öyle ki bir

Eğer umut kalmazsa Memet ne yiyecek

Şöyle bir söz vardı: "Umut fakirin ekmeği Ye Memet ye." Memet umudunu yediği sürece geleceğe hep iyimser ve talepkâr bakacaktır çünkü. Geleceğini inşa edecektir ve mümkün kılacaktır. Öyle ki nerdeyse yoktan var etmektir bu. Olmayanı oldurmak, görünmeyeni görünür kılmak, söylenemeyeni söylemek, gidilemeyene gitmek, varılamayana varmak. Umutlu olmak

Akıl tutulması

Philippe Sollers bir kitabında şöyle yazıyor: "Evet, gece oldu ve başka bir dünya doğmakta. Haşin, sinik, kara cahil, hafızasız, akla ihtiyaç duymadan dönen bir dünya Dümdüz edilmiş, yassılaşmış, adeta perspektif ve kaçış noktası yok edilmiş İşin tuhafı bu dünyanın yaşayan ölüleri öncekinden geliyor"Metis Yayınları'ndan daha yeni çıkan 'Yeryüzü Yak

Bize anlatılan hikâyeyi değiştirip başka bir hikâye anlatacağız

Şöyle etraflıca derinden düşündünüz mü, dünyayı hiçbir zaman olduğu haliyle, salt o olarak ve çıplak gözle göremediğinizi, ama bize anlatılan hikâyeler dolayımında onu algıladığınızı fark ediyorsunuz. Salt gerçeklikle bizim idrakimiz arasında anlatılan hikâyeler var; yorumlar var, imgeler var, teoriler var. Biz dünyayı kendi yolumuz yordamımızca ta

Deneydeneyim yenilik ve fetişizm

Önce 1980'lerden başlayıp 1990'lara geçerek günümüze dek ülkemizin ve dünyanın "şartları"na bakmak gerek. Öyle ya, biz hepimiz, insanlar, içinde yaşadığımız toplumun "şartlarının" ürünüyüz. Ne yaparsak, yapıyorsak, yapacaksak bu "toplumsal" bağlam ve arka plan içinde kendi anlamını ve biraz da izahını bulur. Öyle ya da böyle, şiirin de "anlamlı bir

Transhümanizm ve 'Doğal İnsan'

Tabii başlıktaki 'Doğal İnsan' tabirini görünce insanın aklına 'Doğal-Olmayan İnsan' mı var ki sorusu geliyor. Üstelik biraz da tuhafına gidiyor insanın. Bu tabirler çoğaltılabilir: Şöyle ki: 'Doğaya-Uygun İnsan' ya da 'Doğanın Bir Ürünü Olarak İnsan' gibi. Bütün bu tanımlamalar şöyle bir düşünceyi de akla getiriyor: Doğal olmayan ya da doğanın içi

İnsanın doğasıyla oynamak

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları çok değerli ve çok yetkin felsefe ve sosyal bilimler editörü Devrim Çetinkasap liderliğinde yepyeni bir kitap dizisi yayımlamaya başladı: 21. Yüzyıl Kitaplığı. Sanırım bu yeni dizinin ilk kitabı Luc Ferry'nin yazdığı 'Transhümanist Devrim' çok kısa bir süre önce yayımlandı. Felsefeci ve felsefe emekçisi değerli K

Karakter aşınması

Bu son felakete, sadece doğal değil, toplumsal, bireysel ve ahlaki düzlemde yaşanan bu Türkiye'ye özgü felakette, özellikle sonuçlarının vahametine maruz kaldıkça haftalardır aklıma hep şu kavram geliyor, daha doğrusu gelip varlığımı ele geçiriyor: Karakter aşınması. Aslında bu kavram, Richard Sennett'in ülkemizde de yayımlanan 'Karakter Aşınması'

Acıyı talan etmek...

Ya da acıyı yağmalamak ya da acıyı taşlamak ya da acıyı kullanmak... ya da acıyı sömürmek... ya da acıdan nemalanmak... Bırakın azgelişmiş olmayı bizim gibi geri kalmış olan ülkelerin kültürel, toplumsal, ekonomik hatta ahlaki olarak da gelişmemiş olduğu, gelişmemiş bireylerden oluştuğu rahatlıkla söylenebilir Bu çerçevede yazar ve sanatçılarımızın