Ömer Erdem

Karar

Herkese ait mekanlar yalnız şahsa özgü nazarlar

Mekan denilince daha çok yapılar anlaşılır. Ev bir mekandır, kulübe, lokanta, çadır da öyle. Oysa mekan ile alan hatta uzay arasında zincirleme bağlar bulunur. Bazı mekanların mülkiyeti, şahıslar ve kurumlar tarafından elde tutulabilir fakat çoklu kullanımlı mekanlar mülkiyetten beri kalmak durumundadır. Hatta çağımızda araçların pek çoğunun mekan

Türkçeyi düşünmek veya Semih Tezcan okumak

19. yüzyılın özellikle başlarından itibaren zihniyet dünyamıza dahil olan meselelerden biri de milliyetçiliktir ve karakteri itibariyle dışarıdan gelen etkilere bağlıdır. Fransız İhtilalinden sonra gelişen ulus devlet düşüncesi beraberinde bir dizi tartışmayı getirir. Osmanlı gibi çok dilli, çok milletli, çok dinli bir yapının ilkin bu dalgayı 'Osm

'Sorumluların' büyük sorumsuzluğu ya da...

Ya da, evet ya da dilimizin o pek yerindeki kelimeleriyle söyleyip derece derece sayarsak, sorumluların büyük yüzsüzlüğü, pişkinliği, körlüğü, vurdum duymazlığı, yalancılığı hatta ahlaksızlığıO denli çok sorunun içinde yaşıyoruz ki ülke olarak bunların hiçbiri bugün doğmuş ve yarın hemen çözülecek konular değil. Ayrıca kimsenin elinde sihirli değne

Aile cehennemi ve çocuklar...

Türkiye bir aile cehennemidir ve anne ve babadan başlayarak halka halka bölgeye ve sosyo-ekonomik katmanlara göre ateş değişikliği gösterir. Ataerkil tortuların din ve sosyolojik sebeplerle sarmalanması yetmedi kutsallık gibi bir çürütme kapağıyla örtülmesi onun basıncını daha da artırır. Aileyi dönüp dönüp kutsayan ağızlar çok köklü iktidar tutkul

Mizahsız dünya

Türkçe salınımlı bir dildir ve bu sebepten her tür anlam kaymasına rahatlıkla uğrayabilir. Dildeki yapı değişiklikleri kadar anlam yükleri de kendiliğinden oluşmaz. Hele Türkçe gibi sadece coğrafya değil, din, kültür, insan ve hayat 'boylayan' bir dil söz konusu olduğunda asıl anlamı merkezde tutarak yakın ve uzak manalara gidip gelmek daha bir ilg

Gelen değil gidendir Eylül!

Kıyıya ramak kala başını uzatan kayalık, dalganın altında bir belirip bir kayboluyor. Bunun bir kayalık olduğunu bilmesek denizin dibinden türlü oyunlara meraklı canlıların çıkacağını, kaş göz işareti yaparak gelip yanımıza oturacağını sanabiliriz. Fakat, hayır, onun iri bir kaya olduğuna, balıkçıların yanından geçerken dikkat ettiklerine, kürek sp

Çok övgü hiç eleştiri yaşasın şenlik devirleri...

Övgüler çoğunlukla duyguların çocuğudurlar. Yerinde ve zamanında ölçüyle yapıldığında hayat verirler. Ne var ki hiçbir övgü sonsuza değin tekrarlanıp yaşatılamaz. Kendini bilen insan ve toplumlar bitevi övgünün toprağında hayat olmadığını, sonuçta kıraçlaşmanın kaçınılmazlığını bilirler. O sebepten bundan hicap duyarlar, övgünün salacağı gölgeden u

Alın çatındaki terleme

Alın varlıklar arasında insana karakter veren beden bölgelerinden biridir. Kimi maymun türlerinde ve memelilerdeki alın, insanınki kadar karakteristik değildir, daha çok işlevsel bir bölgedir. Anadan doğduğunda çarşaf misali bir deniz kadar pürüzsüz olan insan alnı, zamanla hayatın el falına dönüşür. Genişler, kırışır, yüzün 'alın taşına' dönüşür.

Kulakların kuyusu

Geçmiş dünya kulakla daha çok ilgiliydi. Gerçi geçmiş diyorum fakat onun bittiği zamana kesin bir çizgi çekemiyorum. Ses, her tür ses, ebediyen insanı terk edip de meçhul vadilerde kaybolup gideli beri hışırtı ile şırıltının, mırıltı ile homurtunun, lakırtı ile takırtının, uğultu ile fokurtunun ayrımı da yitmiş durumda. Kulağımız sadece duyma organ

Vakitsiz dünya

Gecenin en ucundan sabahın ilk ağzındaki zamana değin durmaksızın inip kalkan uçaklar var dünyanın pek çok yerinde. Gideceğiniz şehire, ülkeye, mevsime göre değişiyor onların saati. Eğer kıtalararası ya da Çin, Avustralya, Meksika gibi menziller söz konusu ise normalden daha uzun süre uçağın içinde kalmanız gerekiyor. Gün değil mevsim bile değişiyo