Ömer Erdem

Karar

Hastane bahçesinde bir an

Uzun zamandır böylesi bir sakinlik yaşamamıştım. Sadece kaslarım, damarlarım, kemiklerim değil tüylerim bile sanki uyuşmuş dünyada başka bir zaman varmış duygusunu tattırmıştı bana. Çok özel bir sebebi var mı diye zihnimi yokladım. Ekim güneşinin keskin ve aydınlatıcı ışığında kaşlarımı bir o yana bir bu yana oynattım. Bir gerekçe bulamadım. Her ik

'Elde kalem' kitaplara dalan adam

Tim Parks, dilimize çevrildiği zamandan beri ilgiyle okuduğum bir yazar. Ne yazık ki edebi değerine karşılık hak ettiği ilgiyi görmedi bu süreçte. Kitapları yeterince tekrar baskı yapamadı. İyi yazarlar böyledir. Piyasa iştahı onlar için çok açık çalışmaz. Zaten de kültür piyasasına dair keskin görüşleri vardır Parks benzeri kimselerin. Kimsenin sa

Fotoğrafı delen bakış

İlk gençliğinden beri uzaktan tanırdı onu. Yüz yüze tanışmaları için ise bir süre zaman geçmesi gerecekti. Öğrenci evlerinde kitapları okunur tartışılırdı. O da bu tartışmalarda duymuştu adını. Belli ideolojileri benimseyen gazetelerde zaman zaman görüşlerine yer verilirdi. Uzaktan kavgacı birine benziyordu. Kesin ve keskin fikirleri vardı. Kitlele

Yaşar Kemal- Enis Batur Roman-Şiir

Geçen hafta sosyal medyada bir paylaşım yapıldı. Enis Batur'un bir kitabından veya yayınlanmış metninden alınan yazılı görselde, Yaşar Kemal'in bir gün kendisini telefonla aradığı ve yemeğe davet ettiği bilgisi vardı. Şaşıracak bir şey yoktu bu bilgide. Yaşar Kemal gibi şöhretli bir yazar Enis Batur gibi değerli ve bilinen bir şairi davet edebilird

Haksızların büyük zaferi mi

Gazze'de çocukların, kadınların hunharca katledilmesi, soykırımı gölgede bırakan zulümler işlenmesi gözlerimizin önünde olup bitiyor. Sadece gözlerimizin değil ruhlarımızın da bu vahşete razı olması bekleniyor. İsrail adını almış terörist devlet adeta haksızların büyük zaferi adına kötülük burcuna son bayrağı dikiyor. 'Zulüm bir şeye hakkını vermem

Hayat Serpintileri ya da Mahmut Yesari

Öteden beri popülerlik diye bir hastalığı var edebiyat ortamımızın. Günün havasına, güncelin çağrısına kapılmak, şu veya bu yönden estirilen rüzgara göre ilgi gösterip vaziyet almakla gün yüzüne çıkan bir hastalık daha çok. Böyle olunca da ne kavramlar ne meseleler ne de yazarlar yerli yerine oturabiliyor. Vaktiyle şöhret bulmuş isimlerin yıldızı s

Kılıç çiçeğinin söylediği...

Üç boy Paşa kılıcı çiçeği güneşe karşı çekilmiş silah gibi ışıyordu balkonda. Doygun sonbahar ışığı dokularındaki ebrumsu dalgayı daha bir belirginleştiriyor sokaktan gelip geçene kayıtsız kendi geçit alayına hazırlanan genç askerler misali bu üç dal komut alıp veriyordu kendi aralarında. Onun ise aklı mutfakta kalmıştı. Bir dal sakız sardunyasının

Bazı Günlerin Sonu

Yeni bir yazarla buluştuğumuzda farklı sürprizler karşılar bizi. Etraf birbirine benzeyen o denli ses ile doluyken ilkin sürprizciliğiyle ayrışır o. Cümleleri başka bir sesle kurmuştur mesela. Yüksek veya alçak çıkması önemli değildir sesinin. Kendilik tınısıyla belirmesi yeterlidir. Burada durursunuz. Bir şey duydum galiba Bir şey duymuş olabilir

'Dalga boyu' hayat ya da Murat Yalçın...

Metinsellik edebi eserde amaç değil sonuç vasfı kazandıkça görünmez olur ve hele öykü gibi hayatla mutlak bitişik ve dilin en kısa aralığında akan bir türde daha bir estetik değere bürünür. Öteden beri Murat Yalçın'ın hayat öykücüsü olduğunu ve hayatla metinselliği ustalıkla bağdaştırdığını biliyoruz. Ayrıca, metinsellik hep bir dil tadıyla var ola

Herkese ait mekanlar yalnız şahsa özgü nazarlar

Mekan denilince daha çok yapılar anlaşılır. Ev bir mekandır, kulübe, lokanta, çadır da öyle. Oysa mekan ile alan hatta uzay arasında zincirleme bağlar bulunur. Bazı mekanların mülkiyeti, şahıslar ve kurumlar tarafından elde tutulabilir fakat çoklu kullanımlı mekanlar mülkiyetten beri kalmak durumundadır. Hatta çağımızda araçların pek çoğunun mekan