Kanadoğlu'nu yitirdik... - Alev Coşkun

Cumhuriyetin temel felsefesine, Atatürk'ün Aydınlanma devrimlerine içtenlikle inanmış önemli bir hukukçuyu yitirdik. Sabih Kanadoğlu, sadece Atatürkçü değil, çağdaş toplum idealine, hukukun üstünlüğü ilkesine içtenlikle bağlı bir hukukçuydu. Kanadoğlu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1959 yılı mezunudur. 1959'lular diye adlandırılan bu sınıf, 1960 öncesi hukuk düzenine ve demokrasinin temel ilkelerine karşı alınan kararları, anayasaya aykırı Tahkikat Komisyonu'nun kuruluşunu, 28 Nisan olaylarını yaşamıştı. Beyazıt Meydanı'nda, özgürlük isteyen 20 yaşındaki Turan Emeksiz'in öldürülmesine tanıklık etmiş bir sınıftı. Kanadoğlu, bu olayları bizzat yaşamış, bu nedenle demokratik özgürlükleri içtenlikle benimsemiş bir hukukçuydu. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar, Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Prof. Dr. Hüseyin N. Kubalı, Prof. Dr. Ragıp Sarıca, Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya ve Prof. Dr. İsmet Giritli gibi büyük hukukçulardan ders almış bir sınıftı. Yargıtay başsavcısı olarak demokratik ilkeler ve hukuk devleti konusunda titizlik gösterdi. Siyasal rant amacıyla, siyasal partilerin din duygularını sömürmesi olayına daima karşı çıktı. Kanadoğlu, cumhuriyet savcılığı; Tokat, Kırşehir, İzmir, Bakırköy ağır ceza mahkemeleri üyeliği ve başkanlığından sonra, 1984 yılında Yargıtay üyesi oldu. Yargıtay 11. Ceza Mahkemesi başkanlığı yaptı. 2001-2003 yılları arasında Yargıtay başsavcılığı yaptı. Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Kanadoğlu, "TBMM oturumunda en az 367 milletvekilinin hazır bulunması gerekir" tezini ortaya attı. Bu görüş üzerine sağcı basında kendisine çok ağır saldırılar olmuştur. Oysa, anayasaya göre cumhurbaşkanı seçilmek için kişinin ilk turda en az 367 oy toplaması