NATO da Rusya da genişlemenin sınırında

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, son 15 yıldır Batı'nın politika geliştiremediği, ABD-AB çatışmasının yaşandığı, AB'nin 'birlik' olarak hareket edemediği, liderlik sergileyemediği alanlarda genişledi, güç kazandı.Bu güçle ABD ve AB'yi defalarca test etti.ABD, İngiltere ve AB ülkelerinde gazete manşetlerine kadar yansıyan 'göstere göstere' casusluk operasyonları yürüttü.Soğuk Savaş'tan bu yana ABD ve Avrupa ülkelerinden sınır dışı edilen Rus 'diplomat' sayısı hiç bu kadar yüksek olmamıştı.İngiltere'nin Berlin Büyükelçiliği'ndeki diplomatı bile Rus casusu çıktı.Suriye'de ABD ve AB'nin, hatta ABD içinde Beyaz Saray, Dışişleri ve Savunma (Pentagon) Bakanlıkları ile Ortadoğu'da konuşlu Merkez Kuvvetler Komutanlığı'nın (CENTCOM) ayrı telden çalmalarından yararlanarak bu ülkedeki gücünü pekiştirirken, Baltık'tan kaldırdığı savaş uçaklarını, NATO ülkelerinin çevresinden dolaştırarak Akdeniz üzerinden Lazkiye'ye indirerek gözdağı bile verdi. Fransa ve İngiltere ancak 'hava sahası ihlali' için kınama yapabildi!Gürcistan'a askeri müdahalesi ve Ukrayna'dan Kırım'ı almasına karşı ABD ve AB'nin yaptırımlarına direndi; üstüne Belarus'ta Batı yanlısı iktidara izin vermedi.Buralardan aldığı güçle, eski SSCB yeni AB üyesi Baltık ve Doğu Avrupa ülkelerinde etkinliğini artırmaya, Latin Amerika ve Asya-Pasifik bölgesinde boy göstermeye başladı.Suriye'de ABD ve AB'nin yalnız bıraktığı NATO'nun en güçlü üyelerinden Türkiye ile yakınlaştı.Son noktada da "Ukrayna'nın NATO'ya alınmayacağı garantisinin verilmesi"ni istedi.Çünkü "Washington için Rusya'nın Küba'ya füze yerleştirme fikri neyse, Rusya için de Ukrayna'nın NATO'ya alınma fikri odur."Putin'in derdi küçük bir toprak parçasına sahip olmak değil, NATO'yu -esasen ABD'yi- Ukrayna'nın batısında tutmak.Gürcistan, Kırım, Suriye, Libya, Asya-Pasifik ve Çin'de bulduğu fırsatları, AB içinde, AB-ABD ilişkilerinden ve NATO içindeki çatlakları kullanarak aldığı mesafeyi, Ukrayna'da taçlandırmak istiyor.Zira, Baltık ülkelerinden sonra Belarus'ta durdurduğu NATO sınırının Ukrayna'dan kendisine dayanması uzak da olsa 'ihtimal'...Oysa NATO'nun Ukrayna'ya üyelik vaadi veya bir yol haritası da yok.'Açık Kapı Politikası' da yeni değil, NATO'nun kurucu ilkelerinden biri.Ama Putin, Rusya'nın en güçlü, NATO'nun da en zayıf dönemi olduğunu düşündüğü bir anda Ukrayna'nın NATO üyeliğinin önünü kesmeye çalışıyor.Bu yüzden, önceki gün Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşürken, "NATO sınırlarına yaklaşan biz değiliz; NATO bizim sınırlarımıza yaklaşıyor" ifadesini kullandı.Her genişlemenin bir sınırı var.ABD-AB-NATO için genişlemenin sınırı Belarus ve Ukrayna gibi görünüyor.NATO için Rusya'yı daha fazla sıkıştırmak artık 'maliyet' üretmeye başlayabilir.Ayrıca, 'bıçak sırtı' gibi bir NATO-Rusya sınırı sürekli kriz üretme potansiyeli taşır.Bu, iki tarafın da çıkarına değil.Öte yandan;Rusya için de, NATO ve AB içindeki çatlaklar artık 'daha fazla kullanıma' müsait değil.Gürcistan'da alacağını aldı, Ukrayna'dan Kırım'ı kopardıktan sonra Kiev'de siyasi etkinliği zayıfladı.Artık Donbas'tan başka baskı yapabileceği alan kalmadı.Ayrıca ekonomik gücü de 'dayanma sınırlarına' ulaştı ve daha fazla genişlemeyi besleyecek durumda değil.Çatışmalar, tarafların güç ve genişleme sınırlarına ulaştığı noktada durur.Sadece 'bahane' gerekir.Ukrayna krizinde de taraflar artık durmak için 'bahane' arıyor.Buna 'onurlu anlaşma' da diyebiliriz.Putin, ABD'ye yazdığı "Ukrayna'nın NATO'ya alınmayacağı garantisini verin" mektubuna istediği cevabı alamayınca, 'arabuluculuk görüşmesi' için Ankara'ya döndü.Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, ABD ve Rusya arasında mekik diplomasisi yürütüyor.Her ne kadar ABD Başkanı Joe Biden, ittifakın Batı ucunda Washington'dan üst perdeden esip gürlüyorsa; Putin de kendi ittifakının doğu ucunda Pekin'de Çin'le daha güçlü anlaşmalar yapıyorsa da, bu tip krizlerde sonucu 'bölgesel yakınlığı olanlar'