Kemal Bey'den cumhurbaşkanı olmaz' projesi

Kemal Kılıçdaroğlu, "Vizyon toplantısında ABD'li ve Türk danışmanların zahmet edip toplantıya gelmediği" yönündeki eleştirilere şöyle cevap vermiş: "Milletimiz teknolojiyi de görsün. Allah aşkına teknolojiyi bir görsün millet. Oturduğum yerden Amerika'yı izliyorum. Bilinçli bir tercihti. Teknolojinin bize sağladığı imkanların herkes farkına varmalı. Teknolojinin ne olduğunu ve insanlara hangi olanakları sağladığını insanların bilmesi lazım." Karar TV'de gerçekten böyle dedi. Uzaktan görüntülü görüşme ABD'de o dönem adı 'Bell' olan ATT şirketi tarafından 1964'te New York'taki Dünya Fuarı sırasında yapıldı. Aynı şirket tarafından 1970'lerde devlet kurumlarında, üniversitelerde, şirketlerde yaygınlaştırıldı. İnternete dayalı teknolojilerin gelişmesine paralel olarak 1990'ların başından itibaren Türkiye'de de kullanılmaya başlandı. 30 Temmuz 2009'da 3G teknolojisine geçişle cep telefonlarına kadar indi. 30 yıldır devletin, üniversitelerin, şirketlerin kullandığı teknoloji, 13 yıldır neredeyse anaokulu çocukları tarafından da kullanılıyor. Yüz yıl uyuyup 2020'de uyanan biri bile, Kovid salgını sırasında bütün dünyada insanlar arasındaki tek bağlantının 'görüntülü görüşme' olduğunu, bütün eğitim sisteminin, ekonominin, diplomasinin, bilimin 'uzaktan görüntülü' yapılmış olduğuna bakar, böyle laf etmez... Haklısınız bunları yazmam gereksizdi... Ama... Kılıçdaroğlu'nun ABD ve İngiltere seyahatleri... Man Adası iddiaları, kamu kurumlarını basmalar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne uyuşturucu ticareti iftirası atmaya varan kirli siyaset... 20 yıldır ya yapılan ya yapılmaya başlanmış ya da planlanmış şeyleri 'vizyon' diye sunması... Nihayet bu... Aradaki bir yığın saçmalığı da siz ekleyin. CHP'ye ve Kılıçdaroğlu'na ne yararı oldu. CHP'nin 'körü körüne taraftar' kitlesine bir kişi daha eklendi ve yüzde 20-25 bandını geçti mi Kılıçdaroğlu'na güven mi sağladı Saygınlığını mı güçlendirdi Yoksa aksi mi oldu Salim kafayla düşünelim. Bir siyasetçi kendine bunu nasıl yapar Kendisini nasıl, "Artık Kılıçdar-oğlu'nun cumhurbaşkanı seçilip seçilemeyeceğini değil cumhurbaşkanlığı yapmaya ehil olup olmadığını tartışalım" denilen noktaya getirir "Türk milletini 50 yıllık videokonferans teknolojisiyle tanıştırma"yı 'vizyon' diye savunmasını izleyene kadar, CHP'in bugünkü yönetiminde etkin olanların Kemal Bey'i bu noktaya sürüklüyor olabileceğini düşünüyordum. Ama en kötüsü bu olmayabilir. Kemal Bey, yaptıklarının doğru olduğuna inanıyor olabilir. CHP'yi yönetenler, 'Kemal Bey cumhurbaşkanlığı yapamaz' lobisi gibi çalışıyor. Önce 'ana muhalefet partisi genel başkanı' olarak 'hükümeti yıpratmak' için kullandılar. Hükümet yıpranmadı, bütün saldırılara, propagandalara rağmen bütün seçimleri kazandı. Sonra 'devleti yıpratmak' için kullandılar. İşe yaramadı. Şimdi de 'kendisini yıpratması' için kullanıyorlar. 'İç darbe' görüntüsü vermemek için en büyük şansları, Kemal Bey'in yaptıklarının doğru olduğuna inanması. Bütün bunları "Kılıçdaroğlu'nu aday yapma çalışmaları" olarak gösteriyorlar. Ama arka planda onun yerine 'işe yarayacak' aday arıyorlar. Kumpaslar sadece kasetle, görüntüyle olmuyor. Postmodern kumpaslar da var. 28 Şubat darbesinin 'postmodern' diye anılmasının gerekçesi neydi, hatırlayın. Başbakanın 'kendi isteğiyle çekilmiş olması'... CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in "Masada ufacık bir sorun olsa, Kemal Bey talepkar olmak yerine fedakarlığı seçer" sözleri size neyi çağrıştırıyor Daha ilerisi için de öngörülerim var. Ama önümüzdeki bir ayı daha görelim. VAY CANINA! ALMAN DARBECİLER ARASINDA 'EN AZ BİR' ESKİ ASKER VARMIŞ!Almanya'da eski bir prensi imparator yapmak üzere darbe planlayan gruba yönelik operasyon hakkında dün yazmıştım. ABD'nin, terör örgütü PKK ve YPG'nin elebaşlarına 'köşe açması' ile tanınan büyük gazetesi Washington Post'ta okudum; Federal Savcılığa göre, tutuklananlar arasında 'en az bir eski silahlı kuvvetler mensubu' da varmış. Evet, WP'nin haber metni aynen böyle başlıyor. En az bir! Sanki daha azı olabilirmiş gibi!.. Kullanılan operasyon fotoğrafında polislerin yüzü değil, fotoğrafın tamamı tanınmasınlar diye 'silikleştirilmiş'... 'Darbeci' grup, Amerikalı okurlar 'empati kursun' diye, Kongre binasını basan aşırı cumhuriyetçilerin örgütlenmesi QAnon'a benzetilmiş. Alman yetkililerin, bu darbecileri 'kaçık olarak görmemenin saflık olacağı' konusunda uyardığı vurgulanmış. Alman Adalet Bakanı'nın, "Sarhoş olup hikayeler anlatanlar var. Ama burada o kadar güçlü şüpheler vardı ki... Bu grup, bir şiddet eyleminde bulunmak istedi. Buna Almanya parlamento binası Reichstag'a saldırmak için silah kullanma planları da dahil" sözleri aktarılmış. Savcılığın, grubun, "devlet temsilcilerinin öldürülmesi de dahil şiddet kullanmaya hazır olduğu";